sevmeye yeteneksizim, deyip Nefes almakla yetinmek de nedir?
Merak etme,
Herkes sığınacak bir liman ararken
Çalıntı düşlerine,
Ben, gülüşümle ödeyerek bedelini,
Yakılmış limanıma sığınıyorum, inadına...
istanbul kadar koca bir yürek taşıdım sana,
Yollarca!
işte karşındayım;
Vakit, Haydarpaşa'daki kavuşma anı...
işte Galata, işte Kız Kulesi.
Bak, bak işte şu da denizi ;
Hani,
hani sana verdiğim mektubu atmayı düşündüğün?
içimizdeki maviye uzak biraz.
Bir ileri bir geri,
Bu aşk yerinde sayıyor hala...
Hala ellerimiz titriyor bak şiirlere tutunurken.
Uyuyan sevdana,
Ömürlük bir şiir ısmarladım ikliminden umudun,
Uyan artık yar ;
istanbul gözlerime batıyor...
Gülüşümün ardındaki uçurumlardan
el sallardım hep kendime, bilirsin.
Çünkü inanmak istemezdim hiç ;
ardımda bıraktığıma seni.
Bu kent yine aynı istanbul,
Ve ben yine buradayım...
Nefesine daha yakın bir hüzün besliyor şimdi,
Gözlerimdeki yorgunluk.
Gri hüzünlerin bestelenip çalındığı yüzümden
Gülüşü çalınmış gençliğimi çoktan düşürdüm ben.
Hiç kovamadım alnımda biriken çizikleri,
Kendimden...
Ve yüzümdeki izleri isimlere yamatacak
Ustalığı bulamadım kalemimde... Şairler terk edildikçe büyür, derler
inanmıyorum!
Ben sana vardıkça çoğalıyor suskunluğum, Uzak düştükçe kırılıyor kalemim.
Sen tükendikçe çoğalan hep ben oldum,
Şimdi bu yorgunluk beni de eksiltiyor...
içimin mavi kıyısında beklettiğim
Gülüşüne sarılsam,
Belki yeniden doğacağım...
Ama, aynada gördüğün yüzün bile senden yabancı,
Kendine bir yüz seç ;
Yüzler içinde kaybolmak acı!
Ve unutma,
Gülüşünde ağlayan çocuğa bir kahkaha borcun var... *