insan sevdi mi gitmeli
ayrıl karından ayrıl çocuğundan
ayrıl dostlarından kadın erkek
sevdiğinden ayrıl sevgilinden ayrıl
insan sevdi mi gitmeli
yeryüzü kadın erkek zencilerle dolu
kadınlar erkekler erkekler kadınlar
güzel mağazalara bak
bu araba bu erkek bu kadın bu araba
ve bütün güzel mallar
hava da var yel de
dağlar su gök toprak
çocuklar hayvanlar
bitkiler ve taşkömürü
öğren satmayı almayı bir daha satmayı
al ve boyuna al ver
insan sevdi mi bilmeli
yemeyi içmeyi şarkı söylemeyi koşmayı
ıslık çalmayı
çalışmayı da öğrenmeli
insan sevdi mi gitmeli
ağlama gülerken
memeler arasında barınma
soluk al yürü al başını git
güzelce yıkandım ve bakıyorum
ağzı görüyorum bildiğim
eli bacağı gözü
güzelce yıkandım ve bakıyorum
orada hep yeryüzü bütün
şaşırtıcı şeylerle dolu yaşama
eczaneden çıkıyorum
yeni tartıldım daha
80 kilo geldim
seni seviyorum
düşündüm de, aşk hiç komplike değil, basit. nereden beslendiği belli değil ve çabuk. varlığını anlayamayan, ama yok olduğunu anlayan bizler için ise son derece zor.
sana da bana da öğretildiğinin ya da deneme yanılmayla öğrenmeye çalıştığımızın tersine ayrıştırılamayan, indirgenemeyen ve dile de getirilemeyen bir şey galiba. sanki bir gaz gibi her yere yayılıyor.
blaise cendrars'ın şiirine bir baksana.
bütün millet hálá orada
yaşam şaşılacak şeylerle dolu
eczaneden çıkıyorum
teraziden şimdi indim
80 kilo çekiyorum
seni seviyorum.
hem bu kadar basit, hem de her şeyle ilintili başka bir şey gördün mü? ve de bu kadar muğlak? teraziden inmek, kilonu öğrenmek, eczaneden çıkmak kadar basit ve aynı derecede şaşılacak bir şey. doğru; yaşam şaşılacak şeylerle dolu.
peki bu denli basit bir şey niye bu kadar şaşılası etkilere açık? aşk sevginin mantık gerektirmeyen bir türü olarak, niye nefretin ve hissizliğin en mantıksızına sürükleniyor? aşk kendini küçümsemek mi, bunun bilincinde olmak mı? bilmiyorum.
haydi biraz ileri saralım ve aşkı aşk acısıyla didikleyelim; güzel günler geçti, sevginin sonbaharındayız.
neler yaparız? resimler mi ortadan kaldırılır, beraber satın alınan eşyalar mı ilk olarak? sen spor salonuna, kuaföre mi gidersin? ben halı sahaya mı?
gitmek, anahtar kelimemiz bu... çünkü sevince de gidersin, artık sevmeyince de... aşk acısı çekince de gidersin, verince de.
ve pişmanlık... bitmesine neden olduğunuz şeyler için de duyarsınız, başlamasına neden olduğunuz, geride bıraktığınız, heba ettiğiniz şeyler için de...
tesadüf bu ya, şiirin başında verilen öğüt de buymuş zaten. gitmek, terk etmek, heba etmek ve uğruna vazgeçmek üzerine...