eger terk edilmişseniz kesinlikle bu sarkı intihar için accaip gazlar adamı gözünüz hiçbişeyi görmez duygusal ve alkollü bünye ile kesinlikle dinlememesi gerekir.
sen giderken acımıyor taklidi yapmıştım sana
biriktirmiştim gözyaşlarını lenslerin arkasında
acı şekerler vardı sarıp sarmaladığım renkli kağıtlara
bir bayram günü dönersen sana verecektim
dönmedin...
evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eger!!*
hayatımda daha önce hiç dinlemediğim ama benim için en değerli yeri olan eser. hani şu soner arıca 'nın seslendirdiği.
yıllardan bilmem ne! batağın bokun içindeyim, çat diye dikilip karşıma seneler sonra "içimi acıttın be çocuk" dedi. ben zayiat vermişim kendimden ama neler neler. bir insanın kırılıp döküldüğünü o an anladım ve anlamsız gelen, hayal gücüme zul gelenleri fark ettim sanki. "kardeşlerim! sermayesi buz olan bu insanla ticaret yapın!" aklımda bu vardı o anda. odamda resmi, üzerinde üstadın dizeleri "ne yanar bana kimse ateş-i dilden özge, ne açar kimse kapım bâd-ı sâbâdan gayrı" yazılı durur.
bu şarkının tarifi o gecedir benim için. son nasihatı bu oldu sana dostum.
biryerlerime yediremediğim için halen dinleyemedim, o kalıba sahip değil bu çocuk daha.
sen giderken fırtına bulutları toplandı içimdeki gökyüzüne.
şimşekler çaktı ve yağmur başladı, yağmur gözyaşı oldu aktı dışarı.
her fırtınanın sonunda güneşin açacağını düşündüm, böyle olacağını biliyordum.
ancak fırtınadan sonraki güneş ve hatta gök kuşağı düşüncesi beni mutlu edemedi.
şimdi ise fırtınanın dinmesini beklemekten başka yapacağım hiçbir şey yok.
şimşekler ve yağmurlar, siyah fırtına bulutları, kesintisiz bir rüzgar.... hepsi bu..