sözleri cem karaca'ya, bestesi ise nil burak'a ait olan eser. anlattıldığı kadarıyla, kadarıyla cem karaca o dönemde yaptığı iki şarkıyı sentezleyerek bu şarkıyı ortaya koymuş.
bu şarkıda hayatta duyarsız kalamadığım çok az şeyden biri var: erkeğin acziyeti. cem karaca'nın bir sevgili olarak acziyeti var, bir vatandaş olarak acziyeti var, biz eş olarak ve hatta bir baba olarak acziyeti var. tanıdığım en duyarsız insanım, ancak bu şarkıya ne zaman denk gelsem iki rekat gözlerimin dolması da boynumun borcudur. insan şu sözleri yazacak kadar ne yaşar, nasıl bu denli yoğun hisseder?
Ben suyumu kazandım da içtim
Ekmeğimi böldüm de yedim
Alkışı duydum, ihaneti gördüm
Sesim de oldu, sessizliğimde
Seviştiğim de oldu benim
Sen de başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi
Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar
Hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar
Sen de başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi
Ne olur
şu dizeleri yazan insanı ve şu sözleri yazdıran Değerli insanı Nasıl kıskanıyorum belli değil.
Bir de Sabahattin ali nin aliyesi var şu ara bu kadar kıskandığım ama o bu entryinin konusu değil.
sen de başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi
hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar
ve hiçbir şeyi istemedim
seni istediğim kadar
sen de başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi
(bkz: uğruna şiirler yazılmış kadınlar)
babam evde yokken annemden duyduğum laftır. özellikle:
"baban evde yok sen de başını alıp gitme, perdeler asılacak." versiyonunu çok duyarım. eylem kısmı, bakkala gitmek, konu komşudan bir şeyler istemek şeklinde değişkenlik gösterebilir.