Yemin ederim, Benjamin button'dan sonra beni üç gün kendime getirmeyen film.
Süper güçlerini gündelik hayatta arada bir öylesine kullanmak, kullanırken kötülük gözetmemek, rutin bir durum olması, gerçekten de onlarca böyle fantastik film yapacak kadar güzel bir malzeme.
Finali zaten müthiş. Bu filme, bu final yakışırdı.
Kadının durumuyla ilgili anlayamadığım durumlar var da spoylır olmasın diye soramiyorum.
açıkçası bir "leyla ile mecnun" hayranı olarak filmi fazla beğenmedim. tabi ki sebebi leyla ile mecnun gibi bir başyapıtın yönetmeninden beklentimin inanılmaz büyük olması olabilir.
ama asıl mesele onur ünlü'nün bu filmi sinemalarda gösterime sokmak için kapı kapı dolaşıp anlaşmasıdır çok kral harekettir. resmen ortamın mafyası olmuş sinema şirketlerine papuç bırakmamış tırnaklarıyla kazıya kazıya işinin arkasında durmuştur.
32.istanbul film festivali'nde en iyi film seçilmiş, bana göre de onur ünlü'nün en iyi filmidir.
onur ünlü'nün bayağı kötü filmlerinin olduğu düşünüldüğünde kat ettiği mesafe süper, ki karantina yüzünden hemen hemen bütün filmlerini izledim; bazılarını izlemek bile istemedim.
bana göre filmin en büyük handikapı şive mevzusu. senaryo süper, oyunculuk muhteşem, hikaye özgün... şive işinin hiç gereği yokmuş ama olmuş bir kere.
Doktorun gözlerinden akan göz yaşı değil kandı. Neden? Doktor, insanların çektiği acılar için kan ağlıyordu. kendisi de her insanın yaptığı gibi hatalar yapıyordu bir yandan.
istediğimiz kadar iyi insanlar olduğumuzu düşünelim ama hepimizin içinde kötülük de var beri yandan.
hiç kimse mutlak iyilikle dolu veya mutlak kötülükle dolu değil.
Serkan Keskin'in okuduğu şu paragraf filme ait ve benim gözümde harikadır.
Bu hayatta herkesin bir derdi var Cemal. Benimki de bu. Ölemiyom be amına koyayım. Eyi bi şey sanıyon bunu demi? Herkesler öyle sanıyor ama gel bir de bana sor. En berbat tarafı ne biliyon mu? Hiç kimseden hiçbir şeyden korkun kalmıyor. Ar damarı çatlıyor adamın. Doğru ne yanlış ne her şey karışıyor kafanda. Bu amına koduklarımın 100 sene önce neye inandıklarını görsen çok gülersin. Ben biliyom mesela. 100 sene sonra neye inanacaklar onu da biliyo olcem. Ya her şeyleri biliyom ben Cemal. Hee her şeyleri bilmekle hiçbir şey bilmemek aynı şey. Odun gibi oluyon işte. Onun için çok fazla kurcalamicen meseleleri. Eninde sonunda ölcek olan birisinin bu dünyanın derdini çözmesine imkan yok.
Filmin ortalarından itibaren ali atay bize hissettirmeden kadrodan çıkarak yerini hakan yılmaza bırakan garip deneysel bir film aslında şu kız şevket karakterini bir kadının canlandırdığını öğrendiğimde çok daha şaşırmıştım sanırım yukarıda dediğim şey gerçek olsaydı bundan daha az şaşırırdım ali atay cidden filmin bir kısmından sonra hakan yılmaza çok benziyor.
yarayla alay eder yaralanmamış olan
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
sen çok daha parlaksın çünkü
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki
sen aydınlatırsın geceyi.
Bu hayatta herkesin bir derdi var Cemal. Benimki de bu. Ölemiyom be amına koyayım. Eyi bi şey sanıyon bunu demi? Herkesler öyle sanıyor ama gel bir de bana sor. En berbat tarafı ne biliyon mu? Hiç kimseden hiçbir şeyden korkun kalmıyor. Ar damarı çatlıyor adamın. Doğru ne yanlış ne her şey karışıyor kafanda. Bu amına koduklarımın 100 sene önce neye inandıklarını görsen çok gülersin. Ben biliyom mesela. 100 sene sonra neye inanacaklar onu da biliyo olcem. Ya her şeyleri biliyom ben Cemal. Hee her şeyleri bilmekle hiçbir şey bilmemek aynı şey. Odun gibi oluyon işte. Onun için çok fazla kurcalamicen meseleleri. Eninde sonunda ölcek olan birisinin bu dünyanın derdini çözmesine imkan yok.
Bu filmi sessizce, usulca izleyen iki insan düşünün.
Hiç konuşmadan, yalnızca izleyen ve dinleyen.
Yeri geldiğinde gülümseyip, yeri geldiğinde bir iki damla gözyaşı bırakan…
- Beni seviyon mu?
+ istersen severim.
- istiyom galiba.
Mesela şu sahne sonrasında, içten içe;
“böyle bir şey olur mu? ulan olsa ya keşke…”
diye söyleyen lakin ses çıkartmayan.
iki insan düşünün.
Şimdi durun, kendinize gelin.
Ben sizin yerinize hem içten içe, hem de ses vererek söyleyeyim;
“böyle bir şey olur mu? ulan olsa ya keşke…”
Lakin ne Cemal ve Yasemin var bu hayatta ne de böyle iki insan.
Başka bir yakarışta daha bulunayım, sizin yerinize, hafif usulca;
“bir Cemal, bir Yasemin olsa; bir de onları izleyen böyle iki insan.”
Çok şey var hem bu konuyla ilgili, hem de bu filmle ilgili.
Fakat şimdi boşverin, zaten nereden geldi aklıma bu film, onu da anlamadım.
Gelmeseydi daha mı iyiydi, onu da bilmiyorum.
iyisi mi siz beni boşverin, yatın uyuyun.
Güzel uyuyun.
Kafayı yastığa koyduğunuz anda da bunu açın, dinleyin, olur mu?
Nasıl güzel uyursunuz şimdi.
Onur ünlünün kendi fantezisini kattığı ee bir o kadar da absürdleştirdiği biraz abartılmış yapım.
Açıkçası ne o kadar abartıldığı kadar iyi ne de fazla olumsuz eleştirecek kadar kötüdür.
Onur ünlüye gelince leyla ile mecnun çok iyi diziydi özgün bir yapımdı evet zaten bu sayede kült olabildi ama yönetmen her yapımında bu diziden kalma bir absürdlük öne çıkarmaya çalışıyor e bu da olmaz tabi.
Fantezisinin henüz bir karakteri bir çizgisi yok o diziyle bunu başardı ama bunlar o dizide kaldı.
Zaten ali atay, serkan keskin olmasa ekmek de yiyemez diye düşünüyorum.
imdb puanının da leyla ile mecnun fanları tarafından bu kadar şişirildiği çok açık.
"ya biz hiç olmasaydık? şimdi varız ya? hiç ama hiç olmasaydık? sen olmasaydın ben olmasaydım? beni bilmem hadi de. sen olmasaydın dünya çekilmez olurdu. değmez olurdu yaşadıklarım, sen olmasaydın. ben ya da biz olmasaydık neyse de. sen olmasaydın hiç olmazdı."