semt pazarından giyinenlerin aldıgı 10 tl lik gömlek bir ay sonra patlak vermeye başlar efendim.aynı tip gömlek etro dan alındıgında senelerce giyinilebilir.ayrıca giyim sırrında çözemediğim bir sır vardır efendim.orjinal bir ürün şekilsiz bile olsa giyen kişinin üstünden orjinal oldugu anlaşılıp yakışıyor kişiye.pazar malı ürün şık bile olsa giyinildiğinde ucuz mal dandik bişey odlugu anlaşılıyor.
yerli malı yurdun malı, çin malları içinde aman çinliler yabancı mı yıllarca beraber yanyana yasamız hun devleti zamanında diyen insan topluluğudur.Ama sunuda hic göz önünde bulundurmazlar biz yıllarca çinlilerle yanyana kaldık ama o kaldığımız sürece ne kadar birbirimize sevgi dolu yaklaşmısız.!!
sanrılarla şıklık...
alışveriş merkezinden giyinip şık olduğunu sananlar bakınızı vermek istemiyorum. sadece bir örnek vermek istiyorum; kendim: pazardan da giyerim diesel'den de. emitasyon giymem, paraya kıyar orjinal giyerim. fakat emitasyon giyene de aa emitasyon diye dudak kıvırmam. zira ikisi de göt kapatıyor. çene kapatmaya yetmiyor, görüldüğü gibi.
heder hödere markasının reklam panosu gibi gezmeyi marifet sanmaktan iyidir. yurdumda yaz-kış zenci gibi dolaşan solaryumlularla, solaryumu tercih etmeyip yüzüne en koyusundan fondöteni sıvayan, böylece koluyla suratı arasında 10 ton fark olan hemcinslerimden doludur. bunlar ki kafalarına köpek şeklinde kocaman tokalar takarlar, ellerinde bilmem ne tasarım çantalar, fişmekan marka kot pantolon, üzerlerinde kocaman bir amblem tişört. şıklık budur yaa ayıp ediyorsunuz hakikaten. fotokopi kız olmaktır şıklık. her türlü özgünlükten uzak. duy da inanma. tarafımdan yaşanmış bir olayı anlatayım da kim akıllı kim deli varın siz karar verin. arkadaşım üzerimdeki bluzu **nereden aldığımı sordu. yeşilköy pazarı cicim dedim. fiyat 5 ytl. kendisi aynısını isviçreden 35 ytl karşılığı bir paraya almıştı. içine oturdu tabii. üşenmedi dolabını açtı. 35 ytl bayıldığı tişörtün etiketinde made in turkey yazmaktaydı.
semt pazarından giyinmekle adeta suçlanan ama şıklıkla nereden giyinmenin ne alakası olduğunu bir türlü anlayamadığım insanlar bunlar.
dünya parayı sayıp bılıbıt'ın, hede hödö'nün tasarımı diye ölü kuş ya da kat kat tül perde giyince mi şık oluyor insan? şıklığın göstergesi giydiğin marka, ödediğin para mıdır yani? öyle diyorsan kardeşim sen şıklıktan, modadan anlamıyorsun demektir. dar bakış açısıyla ele alınabilecek bir konu bile desek giyim kuşama, insanları suçlamak için kıyafetlerini aldıkları yeri göstermenin ve pervasızca eleştirmenin terbiyede yeri yok bence. bir de şu var tabi:
ne insanlar gördüm üzerlerinde kıyafet yok,
ne elbiseler gördüm içinde insan yok...
şık olmanın karşılığı pahalı yerlerden giyinmek olmadığına göre, aldığı kıyafeti üzerine yakıştırabiliyor ise doğru kanıda olanlardır.
enayi gibi 20 tl'lık kıyafete 200 tl vermedikleri için şık olmadıklarını sananlarda sorun vardır.
gosteris kaygisi tasimayan kisiler, gercekten de oyle olanlardir.
fransadan ithal yuzlerce euro'luk makyaj setiyle suratina badana yapan, giydigi urunun logosunu kicimda, gogusumde ayaklarimda tasiyacagim, millete gosterecegim diye yolda yururken yedi bin takla atan ve dort mevsim solaryumdan cikmayan, insan dogasina aykiri yaratiklarin yaninda; dogal bir vucut, siradan bir etek ve standart bir tisorte sahip bir bayan, hele bir de ozunde gotikse, kralicedir.
parası orjinal markaları almaya yetmeyen insanların yaptığı eylemdir.
semt pazarından giyinip de gayet şık görünen insanlar vardır.
yeterki taşımayı, uyumu bilsinler.
aksi halde binlerce dolar verip, en ünlü markalardan giyinip de maymuna benzeyeneleri de biliriz.
şık olup olmadıkları tartışılır bir şey ya da en azından pahalı butiklerden ve markalardan giyinip şık olduğunu sananlardan daha az şık değillerdir. ama kesin olan bir şey varsa o da ayaklarını yorganına göre uzatan, imkanları ölçüsünde modayı takibetmeye çoluk çocuğuna yeni giyisiler giydirebilmeye çaba gösteren muhtemelen de kendi kazanan kişilerdir.
altın semer vursan da eşşeklikten kurtulamayanlardan daha fonksiyoneldirler. bunlar aynı zamanda ekmeğini taştan çıkartanlardır. sinekten yağ çıkaranlardır. baba parasıyla orda burda sürtmeyip kendi yağıyla kavrulanlardır.
o zaman fakir insanların hepsi rüküştür sonucunu çıkarabilceğimiz bi ifade..
tamamen yanlış herkes bütçesine göre alışveriş yapar ve bi şekilde şık olmaya çalışır bu kıyafeti taşımayla alakalıdır ne insanlar vardır vakkoyla hanzonun teki gibi gözükür ne insanlar vardır 10ytllik bluzle gayet zariftir..
banalitenin tarifi bu olmamalı.
düzgün giyinen ve şık olmayı bilen kaliteli insanlarda bu farkı farkedenler beri gelsin. delil gösterebilene vakko dan elbise alıcam.
hemen hemen her ortamda rastlanabilecek, zevksiz, muhtemelen parasız ama giyim konusunda otorite edasıyla konuşmaktan da geri kalmayan g.veze tiplerdir.
genelllikle kalabalık gruplar halinde dolaşırlar ve bir birlerine, çarşamba pazarından aldıkları giysilerin aslında ne kadar kaliteli ve şık olduğundan, marka giymenin bir nevi enayilik olduğundan söz eder dururlar. o kıyafetleri aldıkları yerler de gün isimleriyle anılan ve avam kısmının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuş pazarlardır.
lan hadi aldınız giydiniz o ucuz şeyleri. bari bıdı bıdı yapmayın. haddinizi bilin, bi kenarda oturun. üç beş milyona kıyafet alıp artist gibi dolaşmak olur mu lan! herkesi kör, alemi sersem yerine koymayın. sizden başka bilen yok mu .mına godumun pazarlarını, bi kurnaz siz misiniz? gidip ünlü markaların sezon ürünlerini dünyanın parasını ödeyerek alıp giyenler saf mı? sizin kadar akılları yok mu? bir de sabahın bilmem kaçında kalkıp gitmeniz yok mu o pazarlara, yangından mal kurtarmaya gider gibi. sanki bitecek o ucuz mallar. ben yıllardır izlerim, çarşamba pazarları, salı pazarları hep var. oralardan kaliteyi ucuza aldığını iddia eden saflar da...
üç kuruşa beş köfte olmuyor. iyi giyineceksen parayı basacaksın, basamazsan haddini bilip oturacaksın. bir rekabet duygusu, bir sidik yarışı toplumu esir almış. ahlaki yapı örselenmekte.
