iki tanıdık (dost demiyorum bak) tesadüfen bir gün yolda karşılaşırlar. bir iki sealmdan sonra beraber iki kahve içerler. sonrasında evlerine gitmek için dışarı çıktıklarında alabildiğine yağmur başlar. birisi şemsiyesi vardır. hemen şemsiyenin altına girerler. ağır ağır yürülerken şemsiyenin ahibi sorar:
-ya, benim şemsiyem olmasaydı ne olurdu senin halin?
şemsiyesiz kişi mahçup bir şekilde:
-teşekkür ederim, der.
biraz daha ilerlediklerinde sohbet konusu tekrar aynı soruya gelir:
-ya, benim şemsiyem olmasaydı ne olurdu senin halin?
-çok hasta olurdum. işe gidemezdim. çocuklarım ve eşim çok zor durumda kalırdı. ben hasta olduğum için annem de üzülürdü. sana minnettarım.
ikna olmaz şemsiyesi olan kişi. biraz daha yol almaya başladıklarında yine aynı soruyu sorduğunda şemsiyesi olan kişi, cevabı yaşayarak verir diğeri. yanlarından geçtikleri havuza balıklama atladıktan sonra hem cevap verir hem de bir soru da o sorar: