Türkçe hukuk terimlerini anlamakta dahi zorlanacak olan mütercim tercümanlık öğrencilerini italyanca hukuk çevirisi yapmak üzere sempozyuma davet edenlerin sebep oldukları kriz hatta rezilliktir. Allah'tan italyan savcı anlayışlı bir adammış.
işin trajikomik tarafı nagehan'ın nihan'ı anında satıp daha fazla kepaze olmamak için ortamdan sıvışmasıdır ki insana güler misin ağlar mısın dedirtir.
en başta belirtmeliyim ki hatanın aslan payını (öküz payını daha doğrusu) bu işin organizatörleri sahipleniyor.
olm karşınızdaki adam boru değil, gladio savcısı, herif gitmiş yüzyılın en büyük örgütlerinden birini çökertmiş bir hukuk kahramanı, ders olarak okutuluyor, teknik dil konuşacağı bariz. karşısına tercüman diye öğrenci koyarsanız içinizde patlar işte böyle. beceriksiz herifler sizi.
ikinci olarak, kızlara aslında üzülsem, içine düştükleri duruma acısam da bu malesef ikisinin de (organizasyonu gerçekleştirenler kadar olmasa da) mal olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
bir sormadınız mı "bu adam kim? ne anlatacak? biz bunu yapabilir miyiz olm, bariz hukuk terimleri havada uçacak, hakimler, savcılar izliyor, kameralar çekecek, sıçmayalım nagihan" diye?
hayır, yapmadınız. sazan gibi atladınız ve içinizde patladı malesef.
kişi kendini bilecek, yoksa böyle kikir kikir sinirden gülüp, rezil olur.
hadi sıçtın bari sıvama lan,
"öğğğ hakim, savcı falan, örgüt, ııığ mübaşir" diye sayıklama, kalk git direk di mi?
yalnız o sırada gladio savcısının yüzündeki "noluyo lan nereye geldik hacı? hatun delirdi lan, al su iç" tavrı gözlerden kaçmadı ahsdhahd.
ayrıca son bir not düşeyim, o nagihan ne kadar soğuk, ne kadar negatif enerji yayan bir varlıktır lan öyle? margaret thatcher lan resmen, ekran başında bile odanın tüm elektriğini söktü aldı. ama yanındaki şirin şey öyle mi? bir sevimlilik, efendime söyleyeyim, bir güzellik. şirin şirin delirdi orda.
tercüme hakkında zerre kadar bilgisi olmayan insanların rezillik olarak nitelendirdikleri bu durumu izah etmek gerekirse italyan dili ve edebiyatı öğrencilerinin ardıl çeviri hakkında en ufak bir eğitim almadıklarını belirtmek gerekir, burada organizasyon şirketinin kızları bir nevi yem olarak kullanıp kar etmeye çalışması damga vurmalıydı, ki asıl rezillik üç beş kuruşun hesabını yapıp bu insanların isimlerini bu şekilde duyurup hem kariyerlerine hem de özgüvenlerine balta vuranların adlarının dahi geçmemesidir.
salak 2 öğrencinin potansiyellerini bilmeden ben oldum kavramını kabullenmesidir. yok efendim hukuki terimler varmışta o yüzden kızların amları başları oynamış. la konuşan insan bodrumda kebapçı arayan italyan işçisi mi? bildiğin hukukçu.. neyse sinirlendim yine. türkiye özetidir.