fareler ve insanlar, şeker portakalı derken sıra geldi müstehcenlikte sınır tanımayan bir ahlaksız kitaba daha. bize müstehcenliği okutmayın, dizi olarak sunun!!! yoksa hakkınızda soruşturma başlattırtırım!
--spoiler--
Bahçelievler Necip Fazıl Kısakürek Lisesinde bir tarih öğretmeninin öğrencilerine okumaları için önerdiği Amin Maalouf'un Semerkant adlı kitabı şikayete konu oldu. iddiaya göre, bir veli kitabın müstehcen olduğunu ve islamiyeti aşağıladığı iddiasıyla, Bahçelievler ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne dilekçeyle şikayette bulundu. Şikayet üzerine kitabı öğrencilere öneren tarih öğretmeni hakkında inceleme başlatıldı.
--spoiler--
Amın Maalouf'un kaleme aldığı ünlü romanlarından biri. iranlı şair, gökbilimci, bilge Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının mevcut tek yazma nüshası. Yapıt, Ömer Hayyam'ın Rubaiyat adlı el yazması eserinin 1072 yılında Semerkant'la başlayan ve 1912'de Titanik'te biten hikayesini ele alıyor.
tarihi kişiliklerin insani yönünü gösteren tüm eseler övgüye layıktır gözümde. ama taraflı ama tarafsız. semerkant da böyle bir kitap. hayyam'ın rubaileri çok küçükken geçmişti elime. evirip çevirip okuduğumdan anladığım kadarı kar kalmıştı yanıma. daha sonraları sevdim hep ömer hayyam'ı. islam dünyasının yobazlardan oluştuğuna dair olan inancı kırabildiği için sevdim belki de en çok.
bu kitapla birlikte rubailer canlanıyor sanki. her bir kelimenin yazılışı bile gözünün önünden geçiyor insanın. belki de diyorsun cihan'la şu tartışmasından sonra yazdı ya da herhangi bir siyasi tartışmanın ortasında kalıp canı sıkıldı. tarihin canlanmasına hep hayran kalmışımdır. her zaman hikayelerle dersi anlatan tarih öğretmenlerimizi sevmemiş miydik zaten?
üç adamın yan yana olabileceğini ama fikri açıdan tamamen başka diyarlarda olabileceğini görüyorsun. hırsın nasıl bir şey olduğunu. başarının da yıkımın da hırsla geldiğini. ve bir kadın... terken hatun'un doyumsuzluğu, iktidar hırsı, etrafındakileri amaçları uğruna feda edişi şaşkına çeviriyor insanı. siyasi başarının gelebilmesi için insanlığından biraz da olsa mutlaka kırpman gerektiği yüzüne çarpıyor bir şekilde.
güzel kitap. maalouf'un diğer romanları gibi akıcı. ilgi uyandırıcı. bomboş ellerinden kayıp giden kitaplardan değil, zihni meşgul edenlerden.
sayesinde ömer hayyam, hasan sabbah, haşhaşileri ve nizamülmülk hakkında daha iyi bilgi sahibi olduğum, ömer hayyam'ın güzel rubailerinden bazılarını keşfetmemi sağlayan akıcı kitap. ömer hayyam'ı daha da sevdim hakkında daha çok şey öğrenince.
--spoiler--
ıstıraptan belin büküldüğünde, dünyanın üzerine ebedi bir gece çöksün istediğinde, yağmurun ardından ışıldayan yeşilliği düşün, düşün bir çocuğun uykudan uyanışını.
--spoiler--
ömer hayyam ın en güzel rubailerinin yer aldığı kitaptır.
ayrıca farklı farklı dönemlerde 2 kere başlayıp, yarıda kestim 3. seferde kitabın sonunu gördüm. kitap güzel, bence tek eksik yanı kitapta hasan sabbah daha çok yer alabilirdi.
Biraz zorlansamda bitirdiğim bi kitaptır. güzel bi kitap fakat hasan sabbahtan az bahsedilmiş ömer hayyam ve hasan sabbah ilşkisinin merakıda kitabı bitirmeme etkendir.
Tarih, aşk ve şiirsellik tadı alınabilecek bir yapıt. Bu Amin ile ilk tanışmam. Bana göre güzel bir tanışma oldu. Kitapda 11. yy. kısmı daha sürükleyici iken daha yakın çağdaki kısımlarda biraz sıkıldım. Ömer Hayyam'ın hikayesi daha sürükleyiciydi. Nedense Elif Şafak - Aşk kitabının tadını aldım.
sanırsam hasan sabbah, ömer hayyam, melikşah ve de nizamülmülk'ün yaşam hikayesini anlatan sıradan bir kitap olsaydı 50.sayfadan sonra uyuklamaya başlardım. zira lise hayatındaki tüm tarih derslerini sıranın üzerine kafasını kondurmak suretiyle uyuyarak geçirmiş bir homo sapiens sapiens'im ben. fakat lübnanlı yazar öyle işlemiş ki eserini, değil uyumak, uyku bırakmıyor adamın gözünde. tanios kayası'ndan sonra* pek bir heyecanlı geldi bana maalouf'un bu eseri...
timurun turbesi bu kenttedir.
ulugbey medresesi ve meydani sultanahmet kadar olmasada insani buyuler.
hem buhara hem semerkanti gezmis ve gormus biri olarak soylemem gerekirse buhara semerkanttan daha etkileyicidir.
nohut asi ve ekmegi meshurdur.
Amin Maalouf'un okuduğum ilk kitabı. Kitap güzel oldukça ilgimi çekiyor ama almak bilmiyor. Normalde bu kadar yavaş okumazdım bi kitabı. Ayrıca sözlük yazarlarının kitap hakkındaki görüşlerini merak ediyorum.
benjaminle titanicte yolculuk yapan şirin büyük kazadan sonra bir daha görülmedi. sevgilisini,kocasını neden bırakıp gittiğine dair en ufak bir iz yoktu. belki bunu yapışının nedeni ömer hayyam'ın rubaiyat'ını kurtarmayışındaki suçluluk duygusuydu. fakat benjaminin şu sözlerindeki şirin'e duyduğu aşk göz ardı edilebilir mi?geceleri,fazlasıyla geniş odamın yalnızlığında,içimde bir kuşku uyanıp aklım gidip gelmeye başlayınca,kalkıp tüm ışıkları yakıyor,bir zamanlar bana gönderdiği mektupları bulup çıkarıyor,sanki onları yeni almışımda mühürlerini ilk kez açıyormuşum gibi yapıyor,kokularını içime çekiyor,birkaç sayfasını okuyorum yeniden; üsluplarındaki soğukluk bile içimi rahatlatıyor,içimde yeni doğan bir aşkı yaşıyormuşum izlenimine kapılıyorum. ancak o zaman yatışıp mektupları yerlerine kaldırıyor ve yeniden karanlığa gömülüp kendimi korkmadan geçmişin göz kamaştırıcı anılarına bırakıyorum..
2015 kpss tarih sorusudur. cevabı bilmiyor oluşuma rağmen kendi kendime gülümseyerek işaretlediğim şehirdir. şıklarda bu muazzam şehir varken diğerleri ona eş değer tutulabilir mi ?