19. asrın son yarısında kasımpaşa mevlevihanesi nde semazenbaşı olan mehmed fahri dede'nin mutrib parmaklığı üzerinde bile sema edebildiği bilinmektedir. semazen yozgat'lı neyzen salih dede'nin her biri iki kg. ağırlığında iki tennure'yi üstüste giydiği halde, muntazam bir şekilde sema yaptığı tesbit edilmiştir. son devrin en iyi sema yapan şahsiyetleri arasında; tahir ül mevlevi - tahir olgun (1877-1951) ve ankara tıp fakültesi nin merhum öğretim üyelerinden prof. dr. feridun nafiz uzluk (1907-1974) bulunmaktadır.
mevlevilik'te musiki nağmeleri eşliğinde aşk ile dönerek kendinden geçen kişilerdir. semazenlik, sıkı bir disiplinle öğrenilir, öğretilir. öylesine yoğun bir trans gerektirir ki, bu bazen istenmeyen sonuçların doğmasına neden olabilir...
bir elleri yukarı doğru bir elleri aşağıya doğru açık bir şekilde dönen kişi.semazenlerin giydiklerinin belli bir manası vardır,örneğin başlarına taktıkları sikke mezar taşını, üstlerine giydikleri tennure kefeni,sembolize eder.
çok manyak çaycı olur bunlardan, döne döne çayları havada sallayarak, bi düşün kahvede arkadaşınla oyun oynuyorsun çok yavşak bi ortam sonra çaylar geliyor döne döne...şerefsizim bütün kahve ihya olur.
topaç ile müzik kutusundaki dönen balerin ablaları hatırlatır. ama haklarını vermek lazım, semazenlerin kendilerinden geçtikleri kadar etkilidir müzikleri. tabi birde fazla kendinden geçenler vardır ki dansa salonda başlar bahçede bitirirler.
tüm evrende, belirli yörüngelerde dönme hareketini simgeler.(elektronlar,kendi ekseni etrafında dönen gezegenler,küçük kütlelilerin büyüklerin etrafında dönmesi , falan da filan)
son zamanlarda ticari obje haline getirilmiştir. zaten ticaretten başka bi halta yaramazlar.
hiç alakası olmamasına rağmen semazen figürlü kolyemi, yüzüğümü ve küpelerimi, mevlananın pisliklerine tepki olsun diye asla takmıyorum. arada bakıp ibret alıyorum. bu da kişisel itirafım olsun öyle.
dün iftar için gittiğim bir mekanda, yoğunluk sebebiyle oluşan servis sorununu çözmek adına, insanları oyalamak için getirtilip mekanın ortasında dönmeye başlayan ve beni hayretler içerisinde bırakan çakma sufi. zaten sevmezdim şu dönme işini, şimdi iyice saygımı yitirdim. oldu olacak para falan da sokuştursunlar göğüslerine. dansözden bir farkları yok.
konyada otellerin avm lerin dönen kapıların ortasına koyup , nalet olsun kapitalizm dedirten şey.
nerden nereye.
gerçekten semazen maketlerini koyma amacınız nedir.
hiç mi utanmaz hiç mi düşünmezsiniz.
bunları gördükçe aklıma şöyle absürd bişey geliyor,
ben tokatlıyim semazeni o dönsün ben tokatlıyim hiç yorulmadan usanmadan bıkmadan tokatlarım valla ta ki düşene kadar
düştükten sonrada düşene bir de ben vururum ama tekme vururum xD
not: tokatlı değilim.