"bir aşk efsanesidir sema, ney kendi dilinde bu efsaneyi anlatır.
aşık için ney bir bahanedir, her ses sevgiliden bir davettir, sema bu davate icabettir.
velhasıl ney aşkın özü, özetidir.
sema ise beyaz bir dilekçedir..."
Bu sema'a girmeyen sonra peşiman olur
Erişir bizim ile ser-be-ser düşman olur
Dosttur bizi okuyan, üstümüzde şakıyan
Şimd'üçbuçuk okuyan derin Danışman olur
Hey biçare Danışman, Et dervişi dervişhan
Dervişlere erişen, işine pişman olur
YUNUS eydur MEVLANA, epsem otur yerinde
Bu sohbete doymayan sonra sevişken olur
(bkz: Yunus EMRE)
sebebini ve akışını mevlana hazretlerinden başka kimselerin bilmediği zikir biçimi. bu olaya örnek açıklama mektubat ı rabbaniye 'nin ikiyüz küsürlü mektuplarından birinde bulunmaktadır.
attığım zarflar dışında söyleyebileceğim şey mevlana hazretlerinin namaz dışındaki zamanlarında kendine has ve ona özel bir doyum şeklidir. elbette namaz ile yakından uzaktan karşılaştırılamaz ancak bu da kendisinin tarzıdır.
yani diyorum ki öyle dönmekle olmuyor, namaz kılmakla da olmaz, okumakla filan da vesair ile de şununla da bununla da olmaz. onun için mevlana hazretleri olamamak vardır.
SEMA Türkiye'de en çok kullanılan 140. isim (... 138. sevgi, 139. zehra, 140. sema, 141. bilge, 142. demet, ...). Ülkemizde yaklaşık her 669 kişiden birinin adı SEMA ve ismin yaygınlık oranı binde 1.49.
SEMA adının yaygınlık oranının Türkiye'nin resmi nüfus sayımı sonuçları ve günlük ortalama nüfus artış hızına orantılarsak ülkemizde 13-02-2009 21:23 itibariyle yaklaşık 107,166 kişinin isminin SEMA olduğu ve SEMA isimli kişi sayısının her yıl ortalama 1771 kişi arttığı tahmini yapılabilir.
SEMA adının Amerika Birleşik Devletindeki yaygınlık oranı ise bir milyonda 5.70 civarında ve bu hesaba göre ABD'de yaklaşık 1,743 SEMA yaşadığı tahmin edilebilir. ABD'nin nüfus istatistikleri dikkate alındığında Amerikada SEMA sayısı her yıl 15 kişi artıyor.
SEMA Türkiye'nin en yaygın 140. ismiyken, Amerika Birleşik Devletinde en yaygın 140. ad ise Bradley ismi. SEMA adının yakın kullanım oranına sahip diğer Amerikalı isim kardeşleri arasında 138. Ruth 139. Randall 140. Bradley 141. Alfred 142. Kay isimleri de sayılabilir.
efsane hanımlar adlı son albümü ile unutulmuş ama tekrar onun sesinden dinlenince zamanında ne güzel şarkılar yapıldığını tekrar hatırlatan sanatçı.
(bkz: ekho)
albümü hakkında yorumu:Ovidius’tan önce anlatilan öyküye göre, musiki delisi keçi ayakli Pan, bütün gün ormanda dolasir aksamüzeri bir su basinda durup elindeki çoban kavaliyla hiçbir canlinin hatta kuslarin bile terennüm edemeyecegi güzellikte sarkilar çalardi. Bu alayci ve oyunbaz tanri, ormanda yolunu kaybetmis insanlari korkutmaktan büyük keyif duyardi. Pan yine bir gün ormanda dolasirken vadinin kuytuluklarinda, güzel, dokunakli bir genç kiz sesi duydu. Oracikta esin perileri musalardan flütle sarkilar ögrenmekte olan genç kizin adi Ekho idi. Kalabaliklardan hoslanmayan Tanri olsun, insan olsun herkeslerden kaçan Ekho’yu görünce Pan’in içinde dayanilmaz bir sevgi uyandi. Sevgisine karsilik alamayinca da genç kiza akil almaz oyunlar oynamaya kalkisti. Kaba ve korkunçtu. Oralarda ne kadar çoban varsa hepsini topladi. Yandaslariyla tuzak kurup kizin yolunu kesti. Büyük bir gürültü seli içinde parça parça ettikleri cesedini dört bir yana dagittilar. O günden sonra Ekho gürültü ve haykirislarin oldugu her yerde isitildi. Musiki bellegini yitirmis oldugundan sarkilar söyleyemiyor, yalnizca kulagina çarpan sesleri tekrarliyordu…”
(Cemal Ünlü “ Git Zaman Gel Zaman”, Pan Yayincilik Istanbul 2004)
Birkaç tas plak… silik fotograflar, birkaç afis, çok az yazili belge, çok az ani…. Kulaklarimda kalan cizirtili sesler… unutamadigim sesler… tangolar, foksrotlar, operetler, kantolar…
Bu sarkilar beni içlerine çeken beni de beni de unutma diyen sarkilardir…
Bu hanimlar öyküleriyle etkili, sesleriyle büyülü hanimlardir… bu hanimlar tegmen eslerine asik olup, sahneleri terk edip, sarki söylemekten vazgeçip! esleriyle sark hizmetine giden cumhuriyet döneminin kadinlaridir…
Sesleri, kimi kez hüzünlü, kimi kez kirilgan, kimi kez sen sakrak, kimi kez bir bahar çiçegi, kimi kez rüzgarda uçusan bir kar tanesidir.
kimi kez de ben seni iste böyle bastan çikariveririm dercesine acimasizdir … aglarsiniz… gülersiniz… eglenirsiniz…
ve dayanamayip kulaginiza çarpan sesleri tekrarlamaya baslarsiniz…
ve bilirsiniz ki bu sesler öyle bitip tükenecek gibi degildir…
ve bilirim ki onlarin yankisiyim, yani EKHO’yum ben…
şema; piagete göre en temel zihinsel yapıdır. çocuğun çevresi ile etkileşime girmesi ile geliştirdiği davranış ve düşünce kalıplarına denir. olgunlaşma ile yeni şemalar geliştirilir. örneğin bebek başlangıçta oyuncakları emerken zaman geçtikçe oyuncakları birbirine vurmaya daha sonra ise oyucaklar ile oynamayı kavrayarak yeni şemalar geliştirecektir.
neredeyse her tv programında görülen hede. özellikle ramazanla beraber iyice boku çıktı çok afedersiniz. hiç beklemediğin anda dönmeye başlıyo önüne gelen. bi ara bi bankanın reklamı da vardı böyle. durup dururken herkes hullahop çevirmeye başlıyodu topluca. bu da aynı o hesap olmaya başladı git gide.
tarikat mensuplarının ilahi cezbe halinde zikretmesidir. günümüzde bu kelime, mevlevi ayinlerini belirtmek için kullanılır. diğer tarikatlarda da ayakta zikir vardır. ancak bunlara sema yerine zikir, mukabele, devran, samah gibi muhtelif isimler verilmektedir.
ney ile icra edilen bestelenmiş şiirleri dinleyerek, belirli bir intizam içinde ahenkle dönmek manası taşıyan sema, mevlevilerin dünyaca meşhur dansıdır. ayrıca;
(bkz: semazen)
(bkz: semazenbaşı)
bir ruh ve beden terbiyesi metodu olan sema hakkında söylenen hakikatler;
-sema, 700 yıldır ispatlanmış, bilinen en eski vestibüler egzersiz programıdır. bu eğitimden geçen kimselerde başdönmesi, bulantı ve kusmaya rastlanmadığı gerçektir.
-sema, insanın bedenine her şeyden önce fizik kondisyon kazandırır.
-sema aynı zamanda ruhi tedavi (psikoterapi) vasıtasıdır. sema yapan kişi sıkıntılarından kurtularak stres atmış olur.
-çalışmanın bir ibadet sayılması gibi, sema da esasında kendine has manevi, mistik muhteva taşıyan estetik bir hareket ve ibadet şeklidir.
-bütün bunlara ek olarak, kendine has o tatlı musıkiyle kalbin ve kulağın yanısıra gözleri de huzura kavuşturan son derece sanatkarane, estetik bir danstır.
hz. mevlana dünyanın yuvarlak olduğunu batının ortaya çıkarmasından asırlar önce mesnevisinde dünyanın güneşin etrafında dönmesi ile belirtmiştir.
sema ayininin bir selamında semazenler hem kendi etraflarında hem ortadaki semazenlerin etrafında dönerler.bu da güneş ve dünya ilişkisindendir ve sema ayini mevlana hazlerinin hakka yürümesinden sonra oğlu sultan veled tarafından düzenlenmiştir yani yine batıdan önce.
mevlevilikte döngüsellik hem sanatsal hem de ibadet olarak yer alır.bu da insanın özüne dönmesine işarettir.
piaget'e göre (ki bu bi şekilde onun icadıdır) bireyim çevresindeki nesne olay yahut olguları anlamak için oluşturduğu algı çerçevesidir. örneğin bilgisayarla ilgili zihnimizde bir şema vardır. bu şema bizim algımızıaynı zamanda bilgisayarla ilgili bilgi sınırlarımızı da belirler.
bir durumla karşılaşıldığı zaman kavramları bu bilgisayar şeması ile açıklarız.