beslenme şeklinden, genetik yapıdan vs kaynaklanabilen şekil bozukluğu. su tüketiminin fazlalaştırılması,ada çayı, banyodan çıkarken sorunlu bölgelere soğuk su tutulması tavsiye edilebilir.
erkeklerin kadınlardan daha çok ilgilendikleri portakal kubuuu görünümündeki şey. hayır kardeşim bu kadar olmaz ki ne zaman kahve ya da kola içecek olsam tepeme dikilip konusuyolar selülit yapar da içme de bilmem ne diye. yaparsa yapsın size mi yapıyo bana yapıyo benim için belki kahve içmek selülitlere sahip olmaktan daha önemli size ne yani size neeeee.**
Selülit, hormonal ve dolaşım bozukluğundan kaynaklanan bir genel dengesizliğin sonucudur ki, bunun sonuçlarından biri de suyun local olarak konnektif dokuda (cildin metabolizma alışverişlerinin yapıldığı canlı tabakası) toplanmasıdır. Bu su tutma olayı üst derinin hemen altında bulunan konnektif doku iplikçiklerinin yavaş yavaş balıkçı ağı gibi yuvarlak birikintiler meydana getirmesi ve aynı zamanda bu ilmekler arasında sayısız yağ birikintilerini tutması ile oluşur. Fonksionel olmayan bu birikintiler çoğu kez ıstırap veren hareketsiz madde durumundadırlar.
günde on beş fincan kahve içmemin sebebı olarak bunyemde barındırdığım, kurtulmak için çok uğrastığım ve sonra pes ettiğim, ben pes ettikten sonra yavas yavas ortadan kaybolan sey...
yakın zamanda erkeklerde de görülen * protein bozukluğundan olması muhtemel, spor yapıldığı zaman azalan, ancak hiçbir zaman bitmeyen, genetik bir durumdur.
yıllardır var olup dikkat çekmemesine rağmen, magazin programlarının tıbba verdiği değer(!) sayesinde, baş kusur olarak görülen yağ birikmesi. magazincilerden; egzama, zona, mantar, vitiligo ve sedef hastalığı gibi cilt sorunlarına eğilmesi de beklenmektedir.
zannedildiği gibi kilodan dolayı olmayan, özellikle genetik durumlardan ortaya çıkan kraterlere * denir.ama siz güzel genetiğinizi bozabilirsiniz.bunu da özellikle spor yapmamak tetikler.selülitin en büyük düşmanı egzersizdir.özellikle de yürüyüş.erkeklerde selülit oluşmaz.oluşursa da ya ileri derecede obezite vardır, ya da metabolizmada bir problem vardır.
medyanın son başlığı; sanılır ki Türkiye'de beyaz don timi gibi 1 tim vardır, sanılır ki bu tim selülit'i olan herkesi yakalayacaktır, sanılır ki herkes herkesin selülitlerini görmek, bilmek, dokunmak ister ve sanılır ki ünlü olmanın tek yolu bacağındaki selülit oranıdır.. ama bunların tümü sanıdır.
seksen kiloluk anneannemde olmayan bu sebepten sadece yeni nesile hormonlu gıdalardan miras kaldığını düşündüğüm hastalık. bacak, popo ve basen bölgelerinde sıkça görülen portakal kabuğu görünümünde, dolaşım bozukluğundan kaynaklanan yağ birikimi de denilebilir.
tamamen yanlış anlaşılmış birikinti. silikondan sahte memeleri, pörtlek plastik dudakları, küçülte küçülte bezelye tanesi kadar bırakılmış burunları güzellik olarak gören şanlı türk medyası, niye iş selülite gelince çok utandırıcı, iğrenç bir insanlık ayıbıymış gibi davranır diye düşünür yazar. selülit o doğal çirkinliği içinde aslında öylesine güzeldir ki. en azından gerçektir, bütün o çirkin hakikatiyle sarar dalga dalga, bacakları. sadece bol hamurişiyle beslenen türk ev kadınlarında yoktur, en ünlü, en tapılacak kadının bacağında bile görülebilir. eşitliğe inanır, statü farkına bakmaksızın dağılır bacaklara. kadının dostudur aslında, ne kadar hor görülse, yok edilmeye çalışılsa da, gitmeyen, terk etmeyen bir dost. ve tabii, selülit kadınlara hastır, erkeklerin selüliti olmaz. tıpkı doğum gibi, regl gibi, bu da kadını kadın yapan bir şeydir işte. ve biz bütün bunlara rağmen, aptal medyanın karalama politikasına uyarak, selülitlerimizi dışlıyoruz öyle mi? tanrı'nın kadına verdiği bir lütuf olan selüliti benimsemediğimiz sürece medyanın şişme kadın kampanyası tıkır tıkır işleyecek,nice saf türk kızlarının beyni kirlenmeye devam edecektir. yaşaşın selülit dostları!
bayanlarımızın çoğunda 14-15 yaş arasında başlayan ve bacaklardan neredeyse sırta kadar ulaşması mümkün olan kafein ve aşırı uykusuzluk,aşırı yağlı yiyeceklerden,az su içmeyle da oluşabilen herkeste olupta kimsenin bende yok dediği citl olayı...