bu başlık altına illaki yazı yazmalıyım diye arattığımda tüm duygularımın kelimelere döküldüğünü gördüğüm...
duygularımın bu kadar insanca paylaşılıyor olduğunu görünce mutlu olduğum.
her girilmiş entry'i okurken filmi gözümde canlandırabildiğim.
müziğinin kulağımda tınlamaya başladığı...
hemen hemen tüm replikleri artık kafamda kazılı olan.
müthiş hikaye...
müthiş yönetmenlik...
müthiş müzikler...
müthiş oyunculuk...
sonuç: kült bir film.
emeği geçen herkesin ellerine sağlık.
gecenin bir yarısı dışarıdan birinin telefonundan gelmesiyle geyik bir şeyler okuyor olmama rağmen gözlerimin bir anda kısılıp surat ifademin değişmesine neden olan melodiye sahip cahit berkay eseri. ilk dört notası yetti vurmaya.
--spoiler--
cemşit emeğiyle, iyiliğiyle, kocaman kalbiyle kazanmış gibi görünse de, asyanın kalbi geçmişte atmaktadır. sonradan aşkı sorgulayarak olgunlaştırdığı düşünceleri cemşitle beraber olsa da deli kalbi hala ilyasla birliktedir. aslında asya kafkanın böceğe dönüştüğü o noktadadır, hisleri o kadar gerçekken, yavrusu kucağında tüm acılarını içine gömmüş zırhla kaplı bir internet sayfasıdır aslında..asla unutamaz ilyası..çocuğunun babasını deli yüreğinde..o ki annesini babasını..köylü toplumda en kutsal toprak değerlerini reddetmiştir onun için...aşkı için pır pır eden kalbi için...zordur aşık olmak..ama kolaydır evlenmek..doğru insanla evlenme ise hep konu olur gider ademle havvadan bu yana...bu hikaye böyle akar gider...gökten bi sürü elma düşer bi kaçı cahit berkayın gitarına.....
--spoiler--
edit: izlemeyenler olduğunu unutarak spoiler vermeyi unutmuşum...özür dilerim
her şeyi iyi güzel de, sonunda asya tercihini yaptıktan sonra yani, dönüp bir bakış atar ilyas'a, mecburen cemşite gidiyorum dercesine, o emeği ziyan edercesine, işte o an ben deliririm filmi. yani adam senin eski kocanın hayatını kurtardığını farkettiği anda bile gece yatarken kendiyle konuşuyor, "gitmek istese bir şey diyemem ki, kocası.." diyor, sana bütün toleransi gösteriyor ve senin aklın ısrarla seni aldatan, üstelik minicik bebeğinle bir başına bırakan adamda.. olmaz canım, pes. bence filmin on numara adamı cemşittir, o yakışıklılık, o kıyafetler ilyas denen mağara adamına her türlü bin basar.
uluslararası bir çok festivalde ödül almış, türk sinemasının hala üstüne daha iyisini yapamadığı en iyi aşk filmi. eminimki bu filmi izlemeyen yoktur, 90 dakika gibi kısa bir sürede gerçek aşkı anlatmak çok kolay bir iş olmasa gerek. aşkı, sevgiyi emekle bir tutan kadının finalde, aslında kendi yapmadığı bir seçime belki içi kan ağlaya, ağlaya kabullenmesini anlatıyor bize. iki farklı erkekten bize hangisi daha inandırıcı geliyor acaba. bir tarafta ortada çocuğuyla başı boş kalmış çaresiz bir kadına kucak açan, evini yüreğini açan melek türünden cemşit mi? yoksa yakışıklı, umursamaz kırmızı çizgilerini kendi çizen, ailesini gerektiğinde bırakabilecek olan ilyas mı? her halükarda finaliyle çok konuşulmayı hak edecek bir yapım. asya doğruyu mu yaptı, yoksa yapması gerekeni mi yaptı. galiba herkesin dünya görüşüne göre farklı bir fikri olması asyanın kararsızlığını daha iyi özetliyor.
kadirizmin nadiren finalde babayı aldığı ender filmlerdendir. çekim aşamasında türkan şoray ve kadir inanır atıf yılmaza finali değiştirmesi için çok baskı kursada yönetmen diretmiş bugünkü haliyle çekmiştir sonunu. hatta inanır bir ara seti terketmiş çekimler uzamış set ekibinden bir kaç kişi meyhanede kadir inanırı sarhoş ettirip zar zor finali çekmesine razı etmişlerdir.
cengiz aytmatov'un kirmizi esarp adlı eserinden uyarlanmış film, film çok tutunca can yayınları daha sonraki baskılarda kitabın adını selvi boylum al yazmalım olarak değiştirir, daha önce sovyetlerdede filme çekilmiştir eser ama aymatov bizim filmi pek daha beğenmiştir. film taşkent film festivalinde yarışır ve türkan şoray'a en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırır*.
dilime binlerce kere şükretme sebebimdir. sevgiyle aşkın ayrı şeyler olduğunun sanatsal kanıtıdır. düşünün bi kere gençsizin yaş 19 20.sevdiğiniz kişi, onunla konuşulunca duyulan o mutluluk, sürekli olayları kurgulama hali..bi de düşünün ki yaş 40 , 15 yıllık evlisiniz. aynı adamla tam 15 sene aynı yatakta yatmışsınız.. binlerce kere yüzünü görmüşsünüz. tabii ki burda "yok aşk sonsuzdur" diyenler çıkacak ama ben maalesef inanamıyorum buna. bence mutlaka ki o heyecan yerini dinginliğe bırakıcak. işte o zaman ilişkinin muhasebesini yaparken insan kendi kendine emek vermişim , emeğe layık görülmüşüm diyebiliyorsa bence sevgi budur.bu film de bu düşüncemin sebebidir. yapanın da yazanın da ellerine sağlık.
inanılmaz derecede güzel ve önemli bir türk filmidir. filmin sonu çekimler başladığında yazılmamış ve bir sürü tartışma çıkmış aşkı mı emeği mi seçeceği bilinmeden. sonunda genel kanının aksine sevgi emektir diyerek, emeği seçmiştir o mükemmel son sahnede türkan şoray. *