türk sinemasının zirve noktası, cengiz aytmatov un kırmız eşarp romanından ali özgentürk tarafından senoryalaştırılan , atıf yılmaz yönetiminde çekilen , türkan şoray, ahmet mekin ve kadir inanır ın birinci sınıf oyunculukları ve tabii ki cahit berkay ın unutulmaz müzikleriyle beyinlere kazınan, 1977 yapımı türk filmi. 1978 yılında yapılan altın portakal film festivalinde atıf yılmaz en iyi yönetmen ödülü almıştır.
müziği*, hiç beklenmedik yerlerde karşiniza çikabilen film. sağda,solda,yürürken,otururken,alişveriş yaparken,yemek yerken... kısacasi her an her yerde kulağiniza bu melodinin gelmesi muhtemeldir.
mesela sokaktan arasıra geçen seyyar overlokçular vardir. hoparlörle çığırtkanlik yapıp kafa sktikleri yetmezmiş gibi bir de döşerler fona selvi boylum al yazmalim'i.
-"hali, kilim kenarları..." diye baslayan halka sesleniş'in ardindan kütt diye selvi boylum calmaya baslar.
aslında gayet mantikli bir uygulama, hatta başarili bile sayilabilecek bir pazarlama taktiği bu.
şimdi adam kime hitap ediyor?ev hanımlarına.
peki ne calsin bu adam fonda? pink floyd mu?
koyuyor selvi boylum al yazmalim'i. nasıl olsa her hanede bu filmi izlemiş, izlerken gözyaşi dokmuş birileri mutlaka ama mutlaka vardir. müziği duyunca belki etkilenir de halisini overloklatmak(!) ister. neden olmasın???
elleri öpülesi cahit berkay'ın sanatının doruk noktasına ulastıgı; aynı zamanda turkan soray'a neden sultan lakabının verildigini acıklayan, harika kelimesinin sonuk kaldıgı turk sineması başyapıtıdır.
* o iç seslerin asla unutulmayacağı,- aşk mı? huzur mu?- ikileminin süper işlendiği , efsanevi bir türk filmi. evdeki huzur..aşkı yendi. *
süper performanslarıyla;
(bkz: türkan şoray)
(bkz: kadir inanır)
(bkz: ahmet mekin)
türkan şoray'ın; dönemindeki erkeklerin gönlünde kurduğu tahta, attığı perçindir.
sevginin tanımının, tarifinin yüksek sesle yapılmaya çalışılmasına ilk kez tanık olduğum türk filmi.
insanın sevgi ile aşk arasında seçim yapmaya çabaladığı an'ı, çok güzel yansıtan film.
pek çoğumuz, türkan şoray'ın oğlunun yaptığı seçimi onaylayıp, hakedenin kazandığını düşünmenin mutluluğu ile sinemadan çıkarken, içimizde yarım kalmış aşkın boşluğunu da taşıdık.
doğruydu, emek veren, hakeden kazandı.
ama aşkın haketmeyle hiç bir ilgisi olmadığını unuttuk, insanlar her zaman ve sadece hakedene mi aşık olurlar?
ya da hakettiği için mi aşık olurlar?
o film, yüreğimizden çok vicdanımıza seslendi.
bambaşka bir finali de olabilirdi..., ama oğul vardı, olamadı....
türk film tarihinin, kadir inanır'ın, türkan şoray'ın önemli filimlerinden birisidir. filmin sonunda çok anlamlı bir sonuç çıkar. "sevgi ne demektir?" sorusunu kendine yönelten türkan şoray sevginin sahip çıkmak olduğu sonucuna varır. evet gerçekte de bu böyledir. asıl seven sevdiğine ve sevgisine sahip çıkandır.
cengiz aytmatovselvi boylum adlı eserinden uyarlanmıştır. eser de en az film kadar ilgi çekicidir. akıcı ve lirik bir üslupla yazılmıştır. filmde bulamadığınız değişik tatları eserde bulabilirsiniz. aslında anlatılan olay gerçekten yaşanmıştır. yazar bir gün bindiği kamyonda ilyas'la tanışır ve ilyas'ın başından geçen olaylar da eserin olay örgüsünü oluşturur. kitabın da mutlaka okunması gerekir.
ne garip bir filmdir ki her seferinde beni aglatan. ask filmi bu. kırmızı bir ask. bir o kadar da ask ile huzur arasındaki cizgiyi o kadar net anlatıyor ki.
asya kocası ilyas tarafından aldatılmıs, hor gorulmus, bebegiyle gururlu bir sekilde yoluna yalnız devam etmeyi secmistir. karsısına cemsit cıkar, yardım eder. bebegini ve onu kollar, sevkat gosterir. asya basta temkinlidir. fakat bir gece evde otururken ikisi, cemsit eline madolinini alır baslar calmaya. iste mutlu aile budur.... bu tepe karlı tepe yayalalar...asya oglu samet'e bakar once, sonra da cemsit'e. iste o an hisseder, ve baslar eslik etmeye...oy yaylalar, yaylalar yaylalar...kararını vermis huzurun dehlizlerinde guven icinde kaybolmayı secmistir. sonra bir gece kaza olur, cemsit yardıma gider, getirdigi ilyas'tır. asya'nın elleri titrer, aglar gizliden gizliye. ogluna bakar. nasıl gebe kaldıgını soylerken utanmıs yanakları kıpkırmızı olmussa onceden, yine oyle olur ilyas'la konusurken. filmin sonunda asya'nın secim yapması gerekir. samet cemsit'i secer babalıga. asya, sevgi emek ister, sevgi nedir ki, emektir der. ama ic sesi insanın icini burkar hatta aglatır :
bana kalırsa, çoğu kimsenin düşündüğü gibi film "mutsuz" bitmemiştir ve cemşit filmdeki en temiz, en iyi insan olarak sonunda mutlu olmuştur. bunu cemşit 'in, ilyas onların evindeyken aslında samet 'in babası olduğunu öğrendikten sonra, "yine de eve alırdım, yaralıydı" düşüncesiyle de anlayabiliyoruz. burada tek kötü taraf samet 'in babasını cemşit sanmasıdır bence. bunun dışında şahsen benim içim rahat *
cengiz aytmatov'un ünlü eserinden yola çıkılarak filmin başından sonuna, a'sından, z'sine, odunluktan çıkıp da oynayan kadir inanır ile ''al yazmalı, selvi boylu'' olmayı hak eden türkan şoray'ın mükemmel oyunculuklarıyla, cahit berkay'ın ölümsüz müzikleriyle, yan rolde olmasına rağmen ''cemşit''i, cemşit yapan ahmet mekin'iyle, her daim dillere pelesenk olacak replikleriyle, hatta ve hatta, çamurlu kamyonuyla dahi hatırlanabilecek, ağlatma potansiyeli hat safhada olan, 15. antalya film festivali'nde en iyi yönetmen, en iyi görüntü yönetmeni ve en iyi ikinci film dallarında da ödül almış, kadir inanır'ın belki de ilk defa ''çaresiz''i oynadığı süper ötesi 1977 yapımı atıf yılmaz batıbeki filmi..
mutluluk bu muydu? mutluluk neydi ben bilmezdim. o vardı bir zamanlar, onu sevmiştim... sevgi o muydu? sevgi neydi? coşkun akan dere, sonbahar rüzgarıyla ürperen yapraklar, cama vurup dağılan yağmur damlaları, bir yürek çarpıntısı... sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökülür, yağmur diner güneş açardı.. sevgi neydi? sevgi sahip çıkan dost insan eli, insan emeğiydi. sevgi iyilikti, sevgi emekti...
sevginin emek olduğunu kanıtlayan ,defalarca izlenmesine rağmen akan gözyaşlara engel olunamayan,mükemel bir müziğe sahip olan bir atıf yılmaz filmidir.
bir filmin filmden çok daha fazla bir şey olabildiğini anlamamıza yarayan, kadir inanır, türkan şoray ve ahmet mekin'in kusursuz oyunculuklarına şapka çıkardığımız, türk sinemasının yüz akı olan şaheser.
Türk sinemasının en iyi örneklerinden biri. defalarca izlenesidir. kadınlığın, şefkatin, sadakatin ve aşkın karşı karşıya geldiği birçok gözyaşartıcı sahneye ve diyaloğa sahiptir. cahit berkay'ın yaptığı müzikler için ise zaten söyleyecek bir şey yoktur, filmi en güzel şekilde tamamlar.