sevgi neydi? neydi sevgi? sorularını insanların kendi bünyelerinde sormasını sağlayan, aşk ile sevda nın arasındaki farkı en iyi anlatan, duygu dolu ve kesinlikle dünya çapında büyük bir ödül alması gereken oldukça etkileyici bir filmdir...
hepimiz hayatımız boyunca severken hep karasevda denen aşk ın tüm hayatımızı nasıl da düzene koyacağını ve bütün her şeyin üstesinden geleceğini sandık ve halen sanıyoruz. bunu yaşayanlar iyi bilirler ki aşk sevda değildir. aşk bir yürek kıpırtısıdır, tüm yoklar vareden, tüm olmazları olur eden kısa süreli bir etkileşimdir aşk. aşk her şeyi oldurmuyor oysa. mantıksızca verilen kararların arkasında duramıyor aşk. aşk pervasız ve hiperaktif bir çocuk gibi, sevdiği bir şey görünce hemen almak istiyor. onu elde edene kadar ağlıyor, çırpınıyor ve alınca bir kaç gün sonra bir kenara bırakıveriyor sanki onu hiç istememiş gibi daha önce...
işte selvi boylum al yazmalım bunu anlatıyor bize... sevdalanmak bambaşka...
14 mayısta ses ve görüntülerinin iyileştirilmiş haliyle yeniden vizyona girecek olan muhteşem film. yaş itibariyle sinemada izleme keyfine mazhar olamamış jenerasyon için kaçılmayacak fırsattır.
deli kadir ve bayık bakışlı türkan klasigi bi türk filmi.asya,ilyas ve cemsit üçlüsü.sevgi neydi? emek neydi? ama samet ona baba dedi.cemsiti baba olarak seçti..
çocukluğumdan tut da,ilk gençlik ve gençlik yıllarıma kadar belki en az yüz defa izlediğim ve her defasında da,sanki ilk defa izliyormuşum gibi son sahnesinde "acaba asya ilyas'ı seçecek mi" diye beklediğim,ve ilyas'ı seçmediği zaman içten içe hüzünlendiğim,ama asya"ya da bir yandan hak verdiğim,önce buruk bir gülümseyip akabinde ağladığım,oyuncularıyla,müzikleriyle herşeyiyle mükemmel türk filmi.
hatta o son sahnedeki cemşit"in beklerkenki korkuyla yutkunması ve asya"ya bakması silinmez asla gözlerimden.bir de asya"nın "seninim işte,alıp götürsene beni" diyen o tatlı sesi çınlar kulaklarımda bu filmi andığım zaman.
bu filmde türkan şoray'ın küçük oğlunu role uygun bir erkek çoçuğu bulamadıkları için bir kız çoçuğu oynamıştır.
türkan şoray katıldığı bir belgeselde * filmin kitabının çıkış hikayesini de anlatmıştı :
çinde iki kadın bir çoçuğun kendilerine ait olduğunu söyleyerek mahkemeye başvuruyorlar. biri "çoçuk benim", diğeri "hayır çoçuk benim" diyor. şahitlerle vs. olayın içinden çıkamayan hakim "bu iş böyle olmayacak, çoçuğu testereyle iki parçaya bölün, her bir parçasını bir kadına verin" diyor. kadınlardan biri "tamam" diyor, diğeri "hakim bey yavrumun ölmesindense benden uzakta yaşamasına razıyım, yavruma kıymayın. ben davadan vazgeçtim" diyor. hakim de "çoçuğun gerçek annesi budur, bir ana hiçbir zaman yavrusuna kıymaz" diyerek çoçuğu bu kadına veriyor.
ne tuhaf filmdir o öyle. her izlenildiğinde insanın tüylerini diken diken eden bir duygusallığa sürükler, etkisi geçince "aslında o kadar duygusal film değildi ya" derken bir daha izlenir aynı olaylar, aynı düzen devam eder.
yani sonunda gözyaşlarının sel olduğu bir türk filmidir. gerçekten benim başıma geldiğini düşündüm de ; insan bi daha normal yürümeyemez yani...hem çocuğun babasısın hem de -üstelik sana da aşıkken- çocuğun anası olan kadın "sevgi emektir" diye öbür adama doğru yürüyor. yani hem sevdiğin kadını, hem de o sevdiğin kadından olan çocuğunu kaybediyorsun...
ben bundan da daha vahim bir dram düşünemiyorum açıkçası....
hem çocuğun babası olcaksın hem de çocuğu ve kadını "öbür" adama kaptırcaksın...böyle bir şeyin ötesi de olabilir mi ?...
baş rollerini kadir inanır ve türkan şorayın oynadığı türk sinemasına damgasını vuran ve seneler sonra bile izlenebilen harika bir türk filmidir.yakın zamanlarda nostaljik bir galası da olmuştur.