KIRMIZI ışıkta durulduğunda karşılaşılabilen kız çocuğudur. çok sevimlidir, genellikle 10-12 yaşlarındadır. ona şöyle birşey yapıldığında mutlu olur ve yapmalıdır:
x: abi mendil alırmısın
y: alırım abla
al bakalım
x: ya ama bu 100 ytl
y: onu babana ver kimseye de gösterme güle güle ufaklık
kendisinden alınan selpakla, ailesiyle sıcacık evinde oturan ve selpak mendil satmayan küçük kız çocuğu, oyuncak bebeğinin yüzündeki az önce yaptığı boyaları silecektir. kalorifer peteklerinin önüne yayılıp da derse başlamadan önce annesinin yaptığı kakaolu sütü içecektir. bu sırada selpak mendil satan küçük kız çocuğu yüzüne düşen yağmurdan ıslanmış perçemini yanağına doğru itmektedir eliyle. burnu akmaktadır fakat sermayeden mi yesin. bir oyuncak bebeğin yüzünü silen herhangi bir selpak selpak mendil satan küçük kız için bir paket daha selpak satabilmektir.
"istemez" diyerek geçtiğimiz ve eve gidip selpak mendil satmayan komşunun tatlı kızını okşadığımız herhangi bir gündür. 3 paket selpak satmıştır ve üzgündür. iki paket selpak parası verip bir paketini nasılsa almayı unutmuş abi/ablaya(!) borçludur.
şu sıralar yüksel sokak ve konur sokak civarında işi insanlara saldırmaya varacak boyuta getirmiş küçük çocuklardır.
almadığın zaman arkandan bir küfür veya bununla paralel bir tekme yemen olasıdır.
şayet cevap vermeye kalkarsan kabilesi yanında ayrıca koruyuculuğunu yapar. ki genelde onlarda akşama kadar oturup orada dilenciliğin farklı boyutunu yapmaktadır. 30 yaşlarında biri çıplak ayakla, yaşları 5-10 arasındaki erkek çocuklarda mızıkayla tuhaf sesler çıkararak dilenmektedirler, küçük kızlarda mendil satarlar.
doğrusu bu çocuklardan mendil almaya karşıyım. ne olursa olsun bu ailelerin bu çocukları sokağa salma sebeplerine ortak olamam.
hele yaninizda bir kiz varsa, sanki ona yaranmak icin tek yol kendisinden mendil almaktan geciyormus gibi yapistikca yapisir... hadi bir mendil alayim dersiniz yaninizdaki hatun cimcikler "alma " diye... almamak icin "bi siktir git" dersiniz hatun yine cimcikler "ne gaddarsin" diye... iste boyle igrenc celiskilere surukler insani bu kucuk kiz.. bunyeyi cimcik icinde biraktirir, tehlikelidir... bir de almadiginiz zaman arkanizdan cok pis kufreder terbiyesiz.
aileleri tarafından o yaşta süründürülen çocuklardır. hiç bir suçları yoktur ki gören zaten anlar o yaşta birinin bütün kaygısının mendil satmak olmadığını. o çocukları ; oyuncaklarından ayırıp , bile bile tehlikeye atanların iki yakası bir araya gelmesin. öyle anne de olmasın baba da. o çocuk oyun oynamadan , çocukluğunu yaşamadan ağlamaklı bir şekilde satmak zorundaysa o mendilleri büyüdüğündede hiç bir yarar gelmez o çocuktan. güzel bir slogan hatırlatayım bir çocuk değişir dünya değişir.
istanbul avcılarda üst geçitlerde veya e5 kenarından avcıların merkezine girdiğimiz, müftülükle lise arasında kalan ara sokakta, benim mont bere atkı ve eldivenle donduğum kış soğuğunda kazakla selpak mendil satan kız çocuğudur. ona kim bu işi ne amaçla yaptırırsa yaptırsın o daha çocuktur. **
kimi zaman dayanılamayıp kendisinden selpak mendil alınan sonra da bu çocuklar para kazandıkça sokaklardan kurtulamayacak diyerek pişman olmaya sebep olan kızdır.
özellikle yazları 7. caddenin başındaki yunuslu havuzun orada soteye yatan kardeşlerimizdir.kırmızı ışıkta durduğunuzda, mazallah kapıyı kitlememek gibi bir kazlık yaptıysanız, pencereden "almıyciim canım" dediğinizde kapıyı açıp "alsana lan!" diyen modelleri de görülmüştür.
(bkz: trafikte öngörülemeyen tehlikeler)
babası olup da mendil satan kız çocuğu nadirdir. genelde mafyanın elindedir bu kız çocukları. ankara karanfil sokağında bir gece karşılaştım biriyle yanıma geldi mendil ister misin abi dedi. ver bakalım dedik aldık. biraz da muhabbet ettik. nerelisin dedim mardinliyim abi dedi. kimin kimsen yok mu gecenin bu saatinde buradasin dedim. var abi dedi. babam yok ama dedi. nerede oturuyorsun dedim altındağ dedi. ankaranın altındağını bilenler çok iyi bilirler ki genelde mafya kontrolündedir oralar. doğudan gelen gariban aileler vardır. zorla çalıştırılan.
madde madde yazılırsa daha anlaşılır olacağını düşündüğümden;
madde 1-selpak satan küçük kız çocuğu sokaklarda dilendirilen, zorla çalıştırılan, sömürülen çocukların sadece bir tanesi ve belki de modellemesi olarak kabul edilebilir.
madde 2-selpek satan, trafik ışıklarında camları silen, dilendirilen veya herhangi bir şekilde sömürülen çocuklara verilen üç kuruş, sadece veren kişinin vicdanını rahatlatmaya, gördüğü manzarayı unutmasına yarayan bir yoldur.çünkü biliyoruz ki; o çocuk o parayla insan gibi yaşanabilir bir yaşam elde edemeyeceği gibi, o parayı da, kendini sömüren kişi ya da kişilere verecek, o gün için dayaktan, kötü muameleden, açlıktan belki de cinsel istismardan kurtulacak ama yarın ve gelecek her gün aynı korkularla yaşamaya devam edecektir.
madde 3-sorunun sokaktaki çocuga üç kuruş vermekten öteye çok derin bir anlamı olduğunu kabul ettiğimiz zaman; çözüme de üç kuruş verme gibi eylemlerle değil yapısal ve köklü önlemlerle ulaşılabileceğini anlamış oluruz.
madde 4-sokak çocuklarının durumunun hepimizi üzdüğüne eminim. onların etnisitelerine toplumsal kimliklerine bakılmaksızın salt insan olmalarından ötürü asgari yaşam standartlarının sağlanması için sadaka vermekten, suçu etnik köken ya da benzeri şekilde çocukların tercihleri olmayan (aile, kimlik vb.) nedenlere bağlamaktan çok daha büyük sorumluluklarımız olduğu da vicdan sahibi insanların reddedemiyeceği bir gerçektir.
madde5-zaman zaman hepimizi zor durumda bırakan sokak çocuklarının bu durumu tercih etmediğini, durumun sorumlusunun onlar olmadığını unutmamak gerekir.