bir peyami safa romanı.büyük bir yazarın yazdığı bir polisiye roman kadar haz veren bir kitap bulmak okuyucu için pek kolay değildir.insanların her zaman merakını ve ilgisini çeken "öldürme" eyleminin kanlı geçitlerinde dolaşır,olayların akışıyla heycanlanır,planların şeytaniliğiyle ürperirken usta bir kalemin anlatımından da bir katilin gölgelerle dolu iç dünyasına sızarsınız.
peyami safa bu kitabı "server bedi" takma adıyla yazmıştır.ayrıca bu romanda peyami safa insan psikolojisine çok iyi ışık tutar.
insanın kendini tahlil etme detaylarını çok iyi yakalamış, bir film izliyor havası oluşturan ve sonu ile gerilimi iyice arttıran okunması gereken roman.peyami safa'nın en iyilerinden. bi de nedense bana şu filmi hatırlattı. (bkz: türev)
iyi kahramanlar ölmez tabusunu yıkan kitap. kitabın sonunda kahramanımız silahı selma'ya verir kendisini vurması için, çakal selma alır silahı ve kahramanımıza sıkar. kadınlara güvenmemek lazım.*
selma hayata küsmüş, ölü gibi yaşayan, çevresindekilere de bunu yaşatan bir kadın. babasının ölümünden oldukça etkilenmiş, adeta psikomanyak olmuştur. ikisi kocası biri de çocuğu olmak üzere üç cinayet işlemiştir. sonra da başkasına aşık olmuştur. roman da burada başlar.bu adam da onu sevmektedir ve onunla evlenmeyi düşünmektedir, fakat kadındaki bu manyaklıklara ve tüm cinayetlere akıl sır erdiremez. tabii o cainayet değil intihar olarak biliyordur. bütün roman bu intiharların(!) nasıl gerçekleştiğini araştırmakla geçer. bu uğurda en yakın arkadaşını da kaybeder, nevzat, halim'i. en sonda venedik'te bu kadın tarafından öldürülür. ama çok salakça bir şekilde.
yazar venedik ile selma'yı eşleştirmiştir.
romanın beğenmediğim noktalarının başında nevzat'ın ölümü gelir. oldukça saçma bir şekilde ve gereksizce ölür nevzat.
ayrıca roman baştan sona sıkıcıdır. insanın kırkıncı sayfasından sonra atası geliyor ama o zamanlar elimde tek kitap bu olduğundan büyük sabırla okudum.
fevkalede sürükleyici özelliğe sahip, romandaki karakterler, yazarın betimle sanatındaki ustalığından dolayı direkt olarak insanın gözünde beliriveren, polisiye tarzının köşe taşlarından bir roman. olayların geçtiği mekanlar nefis seçilmiş. çok esrarengiz bir başlangıç ve çok hazin bir sonu olan kitap, okunduktan sonra şöyle bir kaç dakika soluklanıp düşündürüveriyor insanı. o bütün sokaklar, konuşmalar, rüzgarlı evde tülleri yüzünü kapatan gizemli selma, avrupa caddeleri, romantik anlar ve kitaptaki bütün gölgeler. okuduğum en iyi polisiyelerden birisiydi. böylesine güzel bir hikaye nasıl olurda beyaz perdeye yansıtılınca başarısız olur tartışılır tabi ama bana göre, bu romanı john steinbeck yazmış olsaydı, hollywood çoktan filmini yapıp milyon dolarlar kazanmakla kalmayıp, aynı zamanda edebi anlamda bir yazarını dünyaya tanıtmanın haklı gururunu yaşıyor olurdu.
'insan; yeni bir lüks otomobil gibi temiz, tertipli, cilalı yaşamalı. Bütün frenleri tutmalı.
Hiçbir yere çarpmadan, kendini de başkasını da hırpalamadan, hayatta yarış değil, gezinti süratiyle koşmalı.'
peyami safa nin diger romanlarindan biraz farkli bir eser. polisiye oldugu icin degil daha bos oldugu icin. ben aliskanlikla her seyi onceden bilen zeki ve rahat bir karakter bekledim sonuna kadar. cikmadi. kararli olan tek kisi selma ydi. o da deliydi iste.
peyami safa'nın maddi sıkıntılar çektiği dönemlerde kaleme aldığı kitaplardan biridir. maddi kazanç için yazılan kitaplarını genellikle server bedi adında yazdığı için server bedi polisiyesi bir kitap olarak da bilinir. peyami safa o kadar güçlü bir yazardır ki ticari amaçlı yazsa da selma ve gölgesi okunmaya değer, farklı bir kurgusu ve sonu olan kitaptır.
Bir server bedi polisiyesi. Kitabın içindeki gizem, konuyu daha akıcı hale getirerek insanda merak uyandırıyor. Peyami Safa'nın okunması gereken kitaplarından biridir. Yönetmen Mehmet Güreli'nin 2008 yapımı ilk uzun metrajlı "Gölge" isimli filmi Selma ve Gölgesi kitabından uyarlanmıştır.
Polisiye romanlarına başlangıcım olmustur. Ondan aldığım tadıda başka bir polisiyeden alamadım ne yalan diyeyim birkaç kere okunabilecek kitaplar arasındadır. Zevkle okuyunuz.
Bir zamanlar gazete ile aldığım roman. Fakat ismi bir türlü beni okumaya yönlendirmedi. Hala da durur en yakın zamanda okumayı düşünüyorum.
(bkz: bu saatten sonra okuma)
Bu kitabı, tatil yaptığım otelin kütüphanesinde buldum. Üstelik tek Türkçe kitap buydu. Biraz mecburiyetten okudum. Tabi mecburi başlayışın sonu akıcı bir polisiye roman oldu. Kısa oluşuyla da bir çırpıda bitti. Bende eski yazarların sıkıcı olacağı gibi bir ön yargımdan kurtulmuş oldum.
4-5 yıl evvel okumuştum bunu. çok iyi bir kitaptır. bir yerde rastgelsem tekrar alacağım ama rastgelmiyorum. aklımda da gelmiyor "ulan selma ve gölgesini almayı unutma" diye. böyle birkaç yıl daha beklerim ben.