selma sonat: 8 yaşında, istanbul belediye konservatuarı bale bölümüne yazıldım, 4 sene bölüme devam ettim. çocuk oyunları yönetmeni '' ferih egemen '' in çocuk tiyatrosunda oynayacak çocuk dansçılarını okula gelip seçmesiyle tiyatro ile tanıştım. ve o saatten sonra, tek isteğim oyuncu olmaktı. 12 yaşından itibaren, şehir tiyatroları çocuk oyunlarında oynamaya başladım. seçimimi o zaman yaptım ve ne mutlu bana ki hala aynı işi yapmaktayım.
ejderham : oyunculuk anlamında örnek aldığınız kişiler var mı?
selma sonat : tabiiki küçük yaşlarda, çok büyük oyuncularla birlikte olunca, etki altında kalınıyor. olgunlaştıkça kendi tarzınızı buluyorsunuz. her oyuncudan bir şeyler, öğreniyorsunuz., usta çırak ilişkisi; kimi size disiplini, kimi sahnede nasıl durmanız gerektiğini öğretiyor, bunların hepsi birleştiğinde zamanla, kendi tarzınızı yakalıyorsunuz.
selma sonat : tiyatro, bir yaşam biçimidir, kendi disiplini içinde son derece egoist bir meslektir. hep birinci plandadır. aile, çocuklar, sağlık hep ikinci plandadır. hayatım boyunca ( sadece ben değil tüm tiyatrocular için geçerli ) böyle yaşadım, zaman zaman aileme karşı vicdan azabı duydum, ama tiyatro bir aşktır, hemde büyük bir aşk. hatta kara sevda.
ejderham : kuşak çatışmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
selma sonat : bizim gibi ataerkil toplumlarda halledilmesi çok zor, çünki kemikleşmiş, değerler var.
ejderham : sizce kuşak çatışamasının önüne geçilebilir mi?
selma sonat : en aza indirgenebilir, biraz sağ duyu ve hoşgörü ile en azından biz büyürken, ailelerimiz ile yaşadığımız problemleri düşünürsek, çocuklarımızla ortak bir nokta bulmak daha kolay olur. zaman çok değişti, biz radyo ve gazete ile büyümüşken, şimdiki gençlik tv, bilgisayar ile büyümekte. onlar tek bir tıkla bütün dünyaya ulaşabiliyorlar. bizimde en azından çağın, gereklerine ayak uydurmamız lazım.
ejderham : en büyük hayaliniz nedir tiyatro anlamında?
selma sonat : 60' lı yıllarda olduğu gibi, her köşe başında bir tiyatro ve salonları dolduran seyirci yok, bir oyuncu olarak her türlü rolü oynadım. ah şu rolu oynasam diye bir hayalim yok, ama salon dolu seyirci kapılarda birikmiş bunları yaşamak bir tiyatro oyuncusu olarak, önümüzdeki yıllarda da aynı olması, en büyük isteğim.
selma sonat : tiyatro fiskos adında bir tiyatrom var, sezon için yeni bir oyun hazırlığındayım. diksiyon derslerim var, o devam ediyor. elimde okuduğum dizi senaryoları var...
selma sonat :1960 yılından beri tiyatro, sinema, dizi, dublaj yaparak bir ömür geçirdim. istanbul şehir tiyatroları, eskişehir belediye tiyatrosu, ankara devlet tiyatrosu, oraloğlu tiyatrosu, gazanfer özcan- gönül ülkü tiyatrosu, devekuşu kabare tiyatrosu, ali poyrazoğlu tiyatrosu, fiskos tiyatro topluluğu.
ejderham : televizyonun tiyatroya olan etkisine nasıl bakıyorsunuz?
selma sonat :televizyon insanları biraz tembelliğe itti, bir tuşa basarak spor, sanat, dizi, belgesel izleyebiliyorsunuz. göçlerle şehirler büyüdü, trafik zorlaştı, insanların beğenileri değişti. ekonominin kötüleşmesi ile evlerden çıkmak zorlaştı. sadece televizyon değil bütün bu etmenler tiyatroyu etkiledi.
ejderham: günümüzün türk tiyatrosu üzerine düşünceleriniz?
selma sonat : genç arkadaşlarımızi tiyatro yapmak için o kadar çaba sarfediyorlarki, buldukları her yerde ( apartman daireleri, garajlar, barlar ) oyun sergiliyorlar. buda beni çok mutlu ediyor. iktidarlar sanatı ne kadar yok etmek için uğraşırlarsa uğraşsınlar başarılı olamayacaklar.
selma sonat : öncelikle siz ve uludağ sözlüğe teşekkür ederim, sanata önem verdiğiniz için. ayrıca buradan anne ve babalara seslenmek isterim, çocuklarınızı kültür ve sanattan mahrum etmeyiniz. onları tiyatro ve sergilere götürün, sanatla ve kültürle yoğrulmuş bir nesil, barış içinde yaşar....
ejderham : söyleişimize vakit ayırdığınız, değerli vaktinizi bizimle paylaştığınız için uludağ sözlük olarak teşekkür ederiz.