self determinasyon ve kürdistan

entry14 galeri0
    1.
  1. 2.
  2. sözlük reislerinin error vermesine neden olacak ikilidir.
    3 ...
  3. 3.
  4. ab fonları ve abd çıkarları için; abd menşeyli silahlarla, abd ordusu tarafından eğitilen, silahlı pkk militanlarıyla açılan savaş yüzünden türkiye cumhuriyeti bölünemez. ama dersen ki ''bu ülke kendi kendine kürdüyle türküyle mecliste hiçbir dış gücün etkisi altında kalmadan buna karar verir'' işte o zaman boynum kıldan ince. öyle kafana göre self determinasyon, bilmem ulusların kendi kaderini tayin hakkı falan filan hikaye.
    edit: imla
    4 ...
  5. 4.
  6. YBSG durumu. Nedir bu ya. Kürd den başka bir şey bilmiyor musunuz lan. Türk kelimesi bu kadar geçmiyo kitabınızda mq.
    0 ...
  7. 5.
  8. anlamını bilmeden kaba taraftan sallanılmayacak kadar ciddi meselelerdir.
    1 ...
  9. 6.
  10. 7.
  11. O zaman bizde sikişip çoğalalım istediğimiz yerde sonra hak mı iddia edelim dediğim balon düşünce.
    (bkz: kalk bir çay demle)
    4 ...
  12. 8.
  13. yıllardır hepimizin kafasını kurcalayan çok cocuk mevzusunun çıkış noktasının bu olduğunu kestirmiştik ama kısırlaştırmak insan haklarına aykırı olduğu ve soykırım sayıldığı için nüfus planlaması seviyesinde bırakmıştık. ha işler o noktaya gelirse ne wilson kalır, ne de ilkeleri, orası ayrı mevzu. keza bölücülük vatan hainliğidir, idam geri gelsin kafi.

    edit: idam bazılarını ürkütmüş olmalı ki eksi yağmaya başladı. tamam len, idam gelmesin, pkk yeterli bir bahane.
    7 ...
  14. 9.
  15. 10.
  16. Osmanlı Ayan Meclisi üyesi Seyyid Abdülkadir tarafından 1918 yılında kurulan kürt teali cemiyeti'nin amacıydı bu madde. Hatta, Doğu Anadolu'nun Ermenilere verileceği söylentileri çıktığı vakit, müdafaa-i hukuk cemiyeti'nin bu cemiyete işbirliği teklif ettiği zaman, bu işbirliğine yanaşmayarak, Ermenilerle beraber çalışmakta bir sakınca bile görmemiştir. 22 Mart 1919'da barış konferansına Kürdistanla ilgili bir muhtıra veren cemiyetin delegesi Şerif Paşa, Osmanlı Devleti, yeni bir cerrahi ameliyeye maruz kalarak, kendisinden vatanım olan Kürdistanın ayrılmasını görmeğe mahkumdur demişti.
    Ancak, asırlarca Türklerle birlikte yaşamış, dili, dini, kültürü, yaşadığı coğrafyası bir olan Kürt halkı, olup bitenin farkına varmış ve büyük çoğunluğu, bu çeşit, ayrılıkçı cemiyetlere itibar etmemiştir. Dolayısıyla, Kürt Teali Cemiyeti de, Millî Mücadelenin zafere doğru ilerlemesine paralel olarak kaybolup gitmiştir. şimdi de aynı oyun oynanmaktadır! ama (propagandacılar ister kabullesin ister kabullenmesin) kürt halkı gene doğru yolu bulacaktır.
    3 ...
  17. 11.
  18. 1919'da paris konferansı'nda 1 yıllık zaman zarfında bağımsızlık hakkı kazanan kürtlerin müslüman türklerle mücadele etmeyi seçerek bağımsızlığı reddetmesi ama savaş sırasında sıkça dillendirilen kürt kimliği savaş sonrasında yokmuş gibi davranılınca bugün çoğu kürtün türk ırkçılığının da etkisi ile son çare olarak akıllarının bir yerinde tuttuğu ihtimaldir.
    2 ...
  19. 12.
  20. wilson ilkelerinin misak-ı milliyi bağlamadığı gafletine düşenlerin takılıp kalacağı ikiliktir.

    misak-ı milli lan bu, boru mu!
    5 ...
  21. 13.
  22. Kürtlerin içinde 'bağımsız Kürdistan' kurmak isteyen küçük bir milliyetçi grup vardı. Başlarında Şerif Paşa'nın bulunduğu itilaf Devletleri ile anlaşarak önce Kasım 1919'daki Paris Konferansı, sonra 10 Ağustos 1920'deki Sevr Anlaşması'nda boy gösterdiler ve Sevr'e, 'Kürt halklarının Türkiye'den bağımsızlık elde etmeleri' yönünde bir madde eklettiler. Ancak bu kadro, Doğu Anadolu'daki Kürt liderler tarafından şiddetle kınandı. Erzincan'dan 10 ayrı Kürt aşiret lideri, Fransız Yüksek Komiserliği'ne, 'Türklerin ve Kürtlerin soy ve din itibarıyla kardeş olduklarını' vurgulayan protesto telgrafı yolladı. Bediüzzaman Said Nursi, Ahmet Arif ve Mehmet Sıddık, Kürtler adına yayımladıkları ortak yazıyla, Sevr Anlaşması'nı lanetledi. Kürt din âlimleri de Milli Mücadele lehinde Anadolu müftülerinin yayımladığı fetvayı imzaladılar.
    Lozan görüşmeleri yapılırken Batılı devletlerin Kürtleri 'azınlık' olarak görmekte ısrar etmeleri üzerine ise Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey, 3 Kasım 1922'de Meclis kürsüsüne çıkıp şöyle demişti: "Avrupalılar diyorlar ki, 'Türkiye'de yaşayan akalliyetlerin (azınlıkların) en büyüğü, en kesretlisi (kalabalığı) Kürtlerdir.' Bendeniz Kürdoğlu Kürdüm. Binaenaleyh bir Kürt mensubu olmak sıfatiyle sizi temin ederim ki Kürtler hiç bir şey istemiyorlar. Biz Kürtler vaktiyle Avrupa'nın Sevr paçavrası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımız altında çiğnedik ve bütün manasıyla bize hak vermek isteyenlere iade ettik. Türklerle beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz."
    Bir sonraki celsede ise Bitlis, Erzurum, Kastamonu, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Pozan, Diyarbakır, Van milletvekillerinin hepsi şu cümlelerin altına imza attılar: "Türk, Kürt bir kütle-i vahidedir. Kürtler, hiç bir vakit Türkiye camiasından ayrılamaz ve bunu ayırmak için hiç bir kuvvetin tesiri yoktur".

    not : alıntı.
    3 ...
  23. 14.
© 2025 uludağ sözlük