1923'te yunanistanla yapılan mübadele antlaşmasıyla selanik'in de dahil olduğu yunanistan topraklarından buraya 500.000 müslüman türk göç etti.
Bu insanların soyundan gelenlerin sayısı şu an milyonları buluyor.
Bu iğrenç iddiayla hem atatürk'e hem de milyonlarca selanik göçmeni müslüman türk vatandaşına hakaret ediliyor.
iyi eğitim almış insan nüfusunun düşüklüğünü görmezden gelerek her melânetin altında Sabetaycı ve Yahudi parmağı arayan, gerçeklerle yüzleşemediği için aralıksız olarak komplo teorilerinden medet uman bir toplumun mensuplarıyız neticede. Sonra da gerzek gerzek soyağaçları, olmadık akrabalık ilişkileri tespit eden bir dolu bağnaz adam 'uzman' diye sağda solda konuşturulur - işin kötüsü, bir dolu yönetici de bu safsataya inanır. Ne memleket, değil mi?
Bu kadarla da kalmıyor bu iş; genel bir muhacir düşmanlığı, 'suyun öteki yanından gelenler'in Türk ve Müslüman olmayışına, dinsiz ve imansız oluşuna, yabancı ve 'bizden' olmayışına dair tevâtürler uydurulur. Balkan yahut Kafkasya muhaciri olanlar, 'saf Müslüman Anadolu Türkleri' karşısında yabancı, bozuk ve tehlikeli bir unsur olarak anlatılırlar. Uzağa gitmeyelim; namlı Fethullahçı Ali Bulaç'ın tam da böyle bir yazısı vardı. Açıp okuyun. Gayet nettir; hiç lafı dolandırmadan ayrımcılığını da yapar, çamurunu da atar. Muhacirler yabancıdır da der, bu ülkeyi bunlar ifsâd etti, de der. Kendisi de türünün tek örneği değil; bu düşünceler, bu toplum mensuplarının önemli bir kısmının kabul ettiği düşünceler.
Osmanlı Devleti'nin Selaniklilerce yıkıldığı, Cumhuriyet'i ingilizlerin kurduğu, Türkiye'yi Yahudilerin yönettiği, şimdiyse ilk kez millî bir anlayışla Müslüman Türklerin hakimiyeti ele geçirdiği yollu uzun bir nutuk...
(Ailemin bir tarafında Kafkasya; diğerinde hem Kafkasya, hem Balkan muhacirleri var - ancak burada anlattıklarım, bu ailevi bağlantılardan büyük ölçüde bağımsız. Hayır, Türkiye'nin hâline dair çok acıklı şeyler görüyorum bu zırvaları duyunca. Bununla daha çok ilgisi var. En basitinden, "Bu memleketi bu Selânikliler bozdu; ondan önce ortalık güllük gülistanlıktı!" diyen adamları görünce birden nevrim dönüyor. Yazık değil mi bize? Bu kadar büyük toplumsal kara deliklerin etrafında, içlerinde düşmeden sekerek dolaşmanın zorunda niye olalım?)