mekanın çok sınırlı olduğu dizi. olaylar ev, sokak ve pastanede geçmektedir. mekan bakımından daha genişlerse örneğin öyle bir geçer zaman ki gibi araçlar ve sokaklar genişletilirse iyi olur. ha bu sitkom öyle olur mu derseniz, dizinin bir boku olmaz ve sadece konu üzerinden sınırlı şekilde çocuklar duymasındaki gibi ortaya malca bir şey çıkar. sırf mekan örgüsü zayıf diye diziyi izlemiyorum.
bi saatlik özet bokunu çıkarmamış olsa daha iyi olacaktı.
bu ne yahu. ilk zamanlar yoktu böyle bir şey. baktılar tutuldu; bi saat de özeti izletelim millete dediler ama sinir bozucu bi hal aldı. dizinin normal süresi 1,5 saat civarında zaten.
her neyse. sadece şoray uzun için bile izlenebilecek bi dizi.
kaygısızlardan sonra iyi geldi bu. anne babayla izlerken başka odaya gitmeye, utanmaya sıkılmaya gerek yok bu dizide.
umarım bozmaz kendini.
birol güven'e rağmen muazzam bi iş olmuş. oyunculuklar çok güzel. ben sadece ahmet'in sevgilisi rolündeki ayşe tolga'ya ısınamadım. halbuki severim de kendisini ama. ne bileyim bu dizide olmamış gibi. evet.
sanki biraz spoiler
karakterlerin gönül maceralarının sonunda kiminle evlendiğini göstermeseydi daha bi izlenebilir olurdu dedirten trt dizisi. ahmetle müjgan evlenmiş halbuki müjganın hiç gözü yoktu ahmette üniversiteye gidicem diyip duruyordu olanlar olmuş evlenmiş çocuk yapmışlar. aynı şekilde niyazi ile nazlı da evlenmiş boşanmış falan. heee ne oldu neler yaşandı da bunlar oldu biliyor muyum hayır tabi ki ama hikayenin böyle ilerlemesi soğuttu beni hiç merak etmiyorum açıkçası.
80ler dizisi bize kaybettiğimiz insani değerleri yeni nesillere tekrar kazandırmak amacıyla geçmişe yapılmış eğlenceli bir yolculuk gibi cidden ilk izlememden itibaren o duyguyu hissettim şuanda iyide gidiyor bozmaması en büyük dileğimiz yönetmen birol güvenide ayriyetten tebrik etmek gerek güzel işler çıkartıyor.
dizide bekçi sokaktaki seyyar satıcıdan kimlik istemiştir. satıcıda şu an kullandığımız kimliği çıkarmıştır. seksenlerde kimlikler bakkal defteri gibi idi. bu kadar büyük bir detayın atlanması komik olmuştur.
"sizin de mi cenazenizi kaldıralım" diye haykıran şoray uzun o dönemi çok güzel özetlemiştir. iki kitap okumakla siyasi kutuplaşmaya piyon olanlar, sağ sol davasına bütün bir memleketin huzurunu bozanlar, üniversite boykotlarıyla bu ülkenin aydınlık geleceğini kayıplara garkedenler geldi aklıma ister istemez. kayıplara karışmış koskoca yıllar, sokak başlarında patır patır devrilen fidan gibi gençler ve ceplerini dolduran silah tüccarları.
ergün'ün mixer pazarlarladığı sahnede yanında güven pazarlama'nın kurucusunun bu denli pasif kalması yürekleri dağlamıştır. sen ki hamsterı sarıya boyayıp pikaçu diye satan adamdın güven pazarlama.