oyuncu kadrosundaki çok başarılı şahıslar olmasına rağmen birol güven zihniyetinin kendini tekrar eden anlayışı hakim oldukça soğuma olacaktır.
şoray uzun ayrı bir tat katıyor.daha sayılabilecek onlarca olumlu şey olmasına rağmen bir demet tiyarodan çalınan almancı karakter artık germeye başladı.
tadında bırakamıyor mint hiç bir şeyi.
fikir çok güzel ancak başka bir yapımcı başka bir yazar kadrosuyla çok çok daha şahane bir yapısı olabilirdi.
olmuş trt dizisi. hatta o kadar olmuş ki bir komedi dizisi olarak bana kahkaha attırabiliyor ve o kadar olmuş ki herşeyi bırakın bir kartpostal ayrıntısıyla bile beni taa ilkokul yıllarıma götürüp hüzne gark edebiliyor.
--spoiler--
-Kızım ne işin var o adamla?... Adın çıkacak mahallede!.
-Hayır anne, biz hanımlı beyli konuşuyoruz...
-Biz de babanla hanımlı beyli konuşuyorduk, ama şimdi 3 çocuğumuz var.
--spoiler--
--spoiler--
+bakıyorum bu konu sizi çok ilgilendirdi gülden hanım.
-ya daktilo hiç bana göre bir şey değil yani ben öyle taş maş kaşmış falan yazamam. altü üstü bir daktilo canım.
+daktilo diyip geçmeyin gülden. unutmayınız ki en büyük romanlar, en romantik şiirler, en unutulmaz filmler de bir daktilodan çıktı. ayrıca sizin o küçümsediğiniz k, a ve ş harfleriyle sadece kaş yazılmıyor. aşk da yazılıyor. ve o üç harf için bir gün değil gerekirse bir ömür bile harcanıyor.
--spoiler--
gelecek bölüm fragmanlarında görüldüğü kadarıyla yeni mekanlara yer veren dizi. mahrumiyet mi var arkadaş, dizi tuttu işte az genişletin şu mahalleyi, yeni ortamlar esnaflar sokun. şu kaçak mal satan tip harika, aynen devam diliyoruz.
gercekten çok sağlam bir dizi çok hoşuma gidiyor o diziyi izlemek. Tam olarak seksenleri anlatıyor en çokta o dizide 46lık dedikleri adama bayılıyorum.
tam bir aile dizisi. genç nesilin ailesi ile birlikte yapabileceği etkinlikleri düşünerek ve çıtayı buna göre belirlediği takdirde, pişman olmadan izleyebileceği yapım.
bilgisayar yok sanma sakın , vardı commodore 64 ama bugünkü gibi her yerde yoktu.
trt vardı sadece, ancak bu yılların sonuna doğru trt2 geldi. avrupa ve abd'de bir sürü tv kanalı varmış uzaktan kumandalı televizyonlarda istediğin kadar kanal seyredebiliyormuşsun gibi şehir efsaneleri kulaktan kulağa dolaşırdı.
abd'de yaşayan birinden duymuştum gaz tesisatı varmış bütün şehirde.
almanya'da büyük mağazalar varmış 4-5 katlıymış mesela bir kat tamamen oyuncakçıymış... çok fantastik gelirdi bu olayı düşünüce *
elektrikler sık sık kesilirdi o yüzden tv için regulator kullanılırdı bozulmasın diye.
kadınların saçları kabarıktı hiç hoş değildi, bak sırf bu yüzden insan bu yıllardan nefet edebilirdi.
özal diye bir adam vardı şişko gözlüklü biriydi o bütün millete "zam" ve "enflasyon" keimelerini ezberlettirdi, kimse sevmezdi bu adamı ama nasıl oluyorsa hep o vardı, "bugünkü tayyip gibi" deme sakın tayyip onun çırağı bile olamazdı...
evlerde ağır koltuk takımları olurdu çocuklar ve ev halkı bunlara ancak misafirlikte otururdu, belki şimdi de vardır ama ben o yıllardaki kadar görmüyorum.
öğrenciler siyah önlük beyaz yaka takarlardı.
afedersiniz ama boktan yarrrak gibi zamanlardı, çocukluğumun denk geldiği herkesin üzerine çökmüş görünmez bir kurşini baskının, bir piçliğin kolgezdiği, herkesin komşusundan kuşkulandığı, siyasi bir görüşe sahip olmanın cin ali kitabını okumanın bile suç sayıldığı bir dönemdi bu seksenler denen zaman dilimi, güzel şeylerde vardı, ama pislik çoğunlukta idi.
ben 90ları yaşadım ama arada uçurum olmamasından dolayı çoğu şey benziyor doksanlara. eski koltuk takımları, sandalyeler, masalar falan insanı alıp götütüyor...
dizide çokçokçok kaliteli değil belki maalesef çocuklar duymasınla birazcık benzerlik taşısada bence güzel ve izlenebilecek dizi.
komedi açısından belki kahkaha attırmaz ama o eski anılar eski yaşama özlem bi nebze olsa da yaşanır, izleyici hiç sıkılmaz. oyuncular zaten çok kaliteli...
şimdi ki zamanlara bakıyozda çoğu genç face bok ta bilmemne de, siktirboktan oyunlarda saatlerini, günlerini harcayarak zaman geçiriyor, sanki eskiden iyi ki de internet yokmuş iyi ki de çocukluğumuzda teknoloji çok gelişmemiş çünkü bilgisayara değilde insana verilen önem o dönemlerde daha fazlaydı...
yapmacık değil de herşeyi doğal yaşardık, yaşam sanal değildi yani.