sekreterin "kompleksli" halidir. tırı-vırı şirkette sadece telefona bakar, ama mesleğini sor "yönetici asistanıyım" demez mi? gel de katıla katıla gülme. eskiden biz asistanı sadece üniversite de görürdük oysa. ve bunlar o kadar da kendilerini bu ünvana kaptırmış ki, bunu derken o kadar da kendinden emin, o kadar vakur, o kadar rahat ki, hani çok önemli iş yapıyor, şirketi o kurtarıyor, o olmasa şirket batar sanki. patron bile ne ki! oysa sekretersin işte bal gibi, ne bu kompleksin, bu havan?
(sekreterin, asistan ünvanını hak edip etmemesi bir yana)küstahça seslenişlere cüret ettirecek kadar rahatsızlık verici/nefret uyandırıcı bi şeymiş demek ki, okuduklarımdan öğrendim ben de şimdik. hay allah, görüyon nu sen?
anlıyorum, zira aynısından bende de var. ben de, başlığı tanımlamayan entrylerden ve dahi içlerindeki imla hatalarından, hani o asistanlı masistanlı kocaman okulların havasını tanımlarda koklayamamaktan acayip rahatsızlık duyuyorum misal. küstahlaşıyor muyum peki? yooo. eee?
sekreterlerin bizzat aldıkları ünvandır. buralar hep benim sahiplenmeleri ilk olarak;
- biz size döneriz...
gibi kendilerine direkt havalı pozisyon yaratmaları ile başlamıştır.
ben yönetici asistanının diyen birinin gerçekten yönetici asistanı olup olmadığını anlamak için ofise gidilir bakılır orda bir sekreter var mıdır yok mudur diye varsa kızımız yönetici asistanıdır, yoksa yönetici asistanlığını çeşitli sebeplerle banimsemiştir. şöyleki;
a) sekreterlere farklı * bakıldığı için
b) daha havalı görünmeyilim telaşında olduğu için
ticaret lisesi'nden ya da iki yıllık bölümden mezun olanların kendi egolarının tatmin edilmesidir. bir de bunun diğer bir sürümü mevcuttur: hukuk bürolarında çalışan adalet lisesi mezunları vardır ki görmeniz lazım gören de sanar ki bu $ahıs, avukat yahut barolar birliği üyesi. "sen de biraz daha çalışsaydın da o mevkiye erseydin bebeğim" diyecek dereceye geliyor insan bazen.
sekreterin ufkunu açıcı bir söylemdir. ayrıca insanların, kimi kelimelere yükledikleri anlamların ne derece insanı baskı altına aldığı da bu söylemden anlaşılabilir.
yönetici asistanı gelecekte "yönetici" olacaktır, bu sebeple üniversite mezunudur, ingilizce zaten gerekliliktir ama tercihen bir yabancı dili daha iyi düzeyde bilir, patron ofis dışındayken onun yerine kararlar alır. muhasebe takibinden eleman alımına ve sonrasındaki ik süreçlerine kadar her konuda it gibi, herkesten çok çalışır, buna karşılık farklı bir meslekle, üstelik ikisi de aşağılanarak bir tutulur. ideal görev tanımı budur ve bu formül türkiye'de doğru algılanmaz, orası ayrı.
ünlü kişilerin, iş adamlarının sekreterleri için kullandıkları asistan deyimi yanlış bir deyimdir. asistan yapılan iş'de yardımcı dır. sekreter'in ise belirlenen bir görevi vardır. *
sekreterlerin asistanlik gorevini becerememeleri ve tifil birinin ayni birimde yonetici asistani olarak ise baslamasi sonucu girdikleri kiskanclik krizlerinin sonunda vardiklari cikarimimsi.