insanın aklına "sen türkiye'de türkçeyi tam olarak öğrettin de dünya insanları mı kaldı bir tek" sorusunu
akabinde
"bu olimpiyatları düzenleyen sistematik emperyalistler size derim ki sizin bu türk okullarınız, afrikadaki misyoner okullarından farklı değildir. şöyle ki daha 3 ay önce tartışılan bir yasa derdi ki dünyanın herhangi bir türk okulundan başarıyla mezun bir vatandaş öss saçmalığına katılmadan istediği bölüme girebilecekti.
şimdi düşünelim bakalım bizim vatanımızın evlatları bu sistemde bir yerlere geldi de bir tek diğerleri mi kaldı" olgusunu
o çocukların okudukları şarkıların hiçbiri küçücük çocukların hissedeceği duyguları yansıtmıyor. herhalde bu şarkıları seçen hocaları türkiye' deki aile, sevgili, ülke vb. özlemleri o çoğu acılı şarkıları çocuklara söyleterek teselli oluyorlar.
bir de şu açıdan bakmak gerekirse gelecek vaad eden yatırım da denilebilir.
gelelim şu açıya;
şimdi, sekizincisi düzenlenmektedir şu sıralar yani her sene bir yeni serisi eklendiğine göre sekiz sene önce lise son sınıfı olan bir öğrenci şimdi* çoktan üniversite mezunu olmuş mesleğini eline almış bir iş adamı ya da mühendis ya da öğretmen ya da herhangi bir meslek, olmuştur, artık para kazanmanın ve dünyaya açılmanın zamanı geldi diye düşünüyordur.
yani şunu demekteyim az önceden beri bu kişi bir ticaret yaparsa ya da tatile gidecekse ilk tercihi türkiye olacaktır büyük bir ihtimalle ayrıca türkiye ye barbarlar ülkesi değilde hoşgörü, sevgi, barış ülkesi olarak bakacaktır ve çevresindekilere baktıracaktır.
evrensel dil belki de türkçe olacak ileride ya da olmasa da en çok bilinen konuşulan diller arasına girecek ve gittiğimiz ülkelerde insanlarla belki de rahatça anlaşabileceğiz sadece ana dilimizi bilerek.
bazı şahsiyetler bu organizasyonu düzenleyen şahsiyetleri sevmedikleri için yadımsıyorlar, küçümsüyorlar, gereksiz buluyorlar. onlar için ancak şunu diyebileceğim çünkü fazlasını hak etmiyorlar. ya sev ya terk et ya da saygı duy.
kamboçyalı çocuğun nane nane şarkısını söyleyebilmesi ile mutlu olabilen varsa varsın mutlu olsun denilesi f prodakşins organizasyonunun sekizincisi.
rte'nin konuşması bana bu organizasyonu milli eğitim mi, devlet mi yapmaktadır sorusunu sordursa da, konuşmasında değindiği konuların gündelik konular ve elbette siyaset olması karşısında; sadece ve sadece konuşabileceği bir başka kürsüden ibaret bir organizasyon olduğu sonucuna varmaktayım ki; bu sonuç da beni, dünyanın türlü memleketlerinden gelen ya da "getirilen" çocukların sadece ve sadece birer konu mankeni olduğu acı gerçeğine ulaştırıyor.
çocuklara kıymayın efendiler ama gerçekten kıymayın. "çocuklara kıymayın efendiler" şiirini okuyarak da olsa hüzünerek, iç çekerek hatta ağlayarak da olsa çocuklara kıymayın efendiler. kıymayın. afganistan'da, ırak'ta çıkar uğruna kirlettiğiniz koca ülkenin vicdanı birkaç gözyaşı damlası ile temizlenecek değildir.
kendi vicdanınızın hesabını kendiniz verin. kimsenin ama hiçkimsenin olmadığı, yazıların bir prompter cihazından geçmediği bir kuytu köşeye çekilin, diz çökün, başınızı ellerinizin arasına alın, susun. sadece susun. vicdanınız varsa haykırarak ağlayacaksınız nasıl olsa. temizlenecekse ruhunuz ve ruhumuz ancak böyle temizlenecek, emin olun.
bunu da yapamıyorsanız zaten bırakın kardeşim, kesin rol yapmayı. ağlasanız dahi komik oluyorsunuz.