bin yıldır beraber yaşıyan iki ırk.. benimle aynı üniversitede okuyan öğrenci, babamın patronu, annemin komşusu, belediyemin başkanı değil mi bu kürtler?
millet meclisimin etnik köken olarak yüzde 30 u 40 ı değilmisiniz?
daha kaç ana sizin dilinizde ağıt yakacak sizin öldürdüğünüz çocuklara..
o ağıtlar kandil dağının diğer tarafından duyulur mu bilmem ama insanın içini acıtıyor.
emperyalizmin elinde oyuncak olmuş cahil çok etnik kökenli halkımızın zavallılığını ortaya döken ve utanç abidesi gibi göğe yükselen haykırışıdır. atatürk'ten sonra gelen emperyalizm uşağı politikacılarımzın (hepsi az veya çok ama istisnasız öyleydi) basiretsiz ve günlük çıkarlar peşinde yönettiği ülkemizin dramının son perdesidir.
bilirim kürtçe ağıtların nasıl olduğunu, içini yakar insanın. Çok dinledim dertlendikleri zaman kürt kadınlarının yaktıkları ağıtları, anam, halam, yengem hep yakarlar bir ağıt o tv kanalında bir askerin şehit olduğu haberini izlerken içlerinin acısı dillerine dokunur, dizlerine vura vura okurlar...
kürtçe ağıtlarda ne dendiğini anlamanıza gerek yok, yakar cigerinizi. çünkü ağıt okunurken ağlanır, öyle hadi ağıt yakalım diye yakılmaz, göz yaşları ağıttaki hüznü kabartır. hele bu ağıtı bir anne şehit düşen evladı için okuyorsa. yürekleri bırakın dağları eritir...
ağlamamak elde değildir... kürtçe ağıtlar asla bir isyandan bahsetmez, yürek acısından bahseder ve bu yüzden ne söylediği önemli değildir...
aralarında hep bir lelele delale veya daye daye es gurbane diye bir of çekilir... anaların şehit yavruları için cektikleri her zılgıt, yaktıkları her ağıt bu cennet vatanı biraz daha yüce kılar...