az önce bitirdiğim, victor hugo'nun eseridir.
adam ne yazmış be dedirtir. gerçekten hüzün kapladı içimi. 7-8-9 sezon süren , takip ettiğin dizi biter ya hani hüzünlenirsin, işte o hüzün şu an içimdeki.
not: üstteki entryleri okudum da bu eser hakkında pek güzel bi yorum olmaması da ayrı üzücü.
hakkında sadece 12 entry girilmesinin sayfa sayısı ile ters orantılı olmasına bağlı olduğu eserdir. her insanın mutlaka okuması gereken , içerisinde sosyolojiden hukuka , dinden eğitime , psikolojiden diplomasiye her türlü evrensel soruna değinilen , dünya tarihihin ( bana göre) en önemli edebi eseridir.
sözlüğün kitap okumaktan aciz kara cahillerle dolu olduğunu göstermektedir hakkında bu kadar az entry girilmiş olması. Bir başyapıttır. Özellikle psikoloji ve sosyoloji alanında önemli bir eserdir.
Dünya klasiklerinden ölü canlar ile birlikte okudugum 2 romandan biridir. Oldukca sürükleyici olmakla birlikte kitaptaki ceviri teknigine uygun olmayan ceviri hatalari da gözden kacmadi.
ilk olarak ilk okulda tanıştığım ama okumadığım ardından lisede tekrar karşıma çıkınca kalınlığına rağmen bir şans verdiğim bunun üstüne birde asıl kitabın bilmem kaç ciltten oluşan bir roman olduğunu öğrenince "eee ama yuh artık" dediğim bir Victor Hugo şaheseri. Adam resmen tanrıyı oynayarak bir evren yaratmış.
ünlü fransız yazar victor hugo tarafından yazılan ve Jean Valjean isimli kürek mahkumunun hayat hikayesini konu olan, fransız devrimi'nden sonra fransa'nın yaşadığı toplumsal değişimleri bir şahıs üzerinden ele alan, "iyiliğin" ve "iyilerin" her zaman kazanacağı temasını işleyen, bu yönü ile romantizm edebi akımının etkileri görülen, dünya klasikleri arasından yer alan ve şahsıma göre mutlaka okunması gereken kitaplar arasında yer alan edebi roman.
edit: 2 ay sonra yazılan entrylerin tümünü okurken. bu entryime gelmişim.
"parkta geçen günler en sevdiğim kısmı." yazısını görünce " aynen benim de en çok sevdiğim kısım buydu" dedim. yazan yazara baktım, ben yazmışım ve yalnızmışım...