her dizesiyle duygularımı deşen, yalnız olmadığımı gösteren şairsin sen albayım.
albayım bu insanlar beni hep yanlış anlıyorlar.
çaba gösteriyordum... hayatta kalmak için albayım.
sanki ne olacak ki
çaba göstersem de göstermesem de yaşıyorum.
çaba göstersem de göstermesem de ölüyorum.
artık sadece bekliyorum albayım.
(sen de biliyorsun, çok çabuk değişiyor bu ülkede ve insanın kendini mahvetmesi pek suç sayılmıyor albayım -arz ederim)
seninle yılgınlıkta buluşsak da yalnız olmamak yine de güzel şey.
sağol be sen olmasan n'apardım.
ha teybi de aldım albayım ölü sesler dinleriz.
eserleri;
Sürgün Sevdaları (şiir, 1984) insan Bir Yalnızlıktır (şiir, 1990) behçet necatigil şiir ödülü
Seferberlik Şiirleri (şiir, 1994)
ayrıca bu eserleri "disconnectus erectus" (2+1) adıyla 6:45 yayınları tarafından da basılmıştır.
belki hayatta olduğu içindir bilmiyorum. kimselerden duymadım adını, şansımla bulduğum bu adam, adı büyük pek çok şairden iyidir.
şu anda londra'da gazetecilik yapmaktadır.
--spoiler--
"cesetlerinden cinnetler devşirdiğim bu kent
ben ölürüm ah gülüm- cennete döner bir gün"
--spoiler--
--spoiler--
"geçtiğim köprülerde hep yorgun yalnız biri
bir gül atar havaya bir arzuyu tutardı"
--spoiler--
Sefa Kaplan 1956'da Çorum'da doğdu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nü bitirdi. istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü'nü son sınıfta bıraktı. 1984 yılında öğretmenlikten ayrılarak gazeteciliğe başladı. ilk şiirlerini 1978 yılında Türk Edebiyatı dergisinde yayımladı. Beş yıl Londra'da yaşadıktan sonra Türkiye'ye döndü. *
eserleri nereli olduğu ne yediği ne içtiğinden ziyade intahar isimli şiiri konuyla ilgili yazılmış en güzel şiirlerdendir. şu şekildedir.
mübalağa yorgunum bu ölüm bâzârında
gözlerimin akında cesedim ışıldıyor
acım dirhem etmezken ağır geldim hayata
münzevi bir gecede direnmek de hayli zor
o halde ne yapmalı - yalnızlık yasaklanmış
elim kolum kelepçe her kapıda biri var
derken çözüldü büyü - kuşlar çığlık çığlığa
sesleniyorlar tekmil: bir bahardır intihar
kırık cam paslı bıçak denendi bileğimde
alkole batmış kanım süzüldü usul usul
dönüp baktım aynaya gözlerimde bir şenlik
benden cazip olamaz şimdi hiçbir istanbul
beşir fuad haklıymış hem sergey yesenin de
intihar bir şairi benimseyen tek kundak
damarımı terkeden tutsaklığım belki de
o ki rüyalarımı süsleyen kanlı dudak
biri hüznü ilâhi biri hüznü sipahi
aynı ümmetin tanrım iki bezgin ucu mu
bir su sessizliğiyle ön cebime damlayan
bir tür cinnet mi öksüz - yoksa hikmet burcu mu
dünyamızda kaç şair böyle vurdu kıyıya
ahmet oktay biliyor enis batur da öyle
ama ebcetle bile sığmıyorlar sayıya
sen söyle kalbim şimdi allah için sen söyle
"ölmek yenilik değil doğmak da öyle ama"
duyduğumda yesenin seni ne çok sevmiştim
sonra geceler boyu utançlarda küçülüp
o dipsiz cinnetlerde buluşuruz demiştim
bir gün baktım cihâna mübalağa mürekkep
ve ölümle beslenen bir yumak sanki hayat
ne felsefe ne bilim asla dikiş tutmuyor
tükendi denilen can tükenip de gitmiyor
evet intihar haktır denemeyen alçaktır
bilseler ne yorgunum bu ölüm bâzârında
çekip gitmek erdemli - katlanmak zor geliyor
üstelik bekleyen çok şair var mezarında * ***