zamanında ismini ingilizce telaffuz etmeye çalıştığım adam, böyle de bi rezilim evet. $an pol diycekmişiz efendim öyle öğrettilerdi. hatta "pol"da ki "o" yu telaffuz ederken de banada lololo yaparsın artık şarkısı aklımıza gelsinmiş.
"broken english" denilen kırık ingilizce'si ile söylediği şarkıları süper ötesi eğlencelidir ve kendisi çok sempatiktir. yaptığı müzik türünü * pek sevmeyenler bile kendisini severler.
sözlerini anlamak için jamaica-ingilizce-türkçe sözlüğü kullanmak gereken. ingilizcesi ingilizceye benzemeyen süper şarkılar yapan jamaica lı halk ozanıdır. "yo,yo sean paul mek I a crazy nuw, me wanna a go ti jamiaca ti si jah." bu cümlede görüldüğü gibi bi boka benzemeyen bu ingilizcenin yandan yemiş hali sean paul abimiz için bi anlam ifade edebilir öle kayık konuşur yani. (bkz: jamaican slang)
belirli olmamasına rağmen, yaptığı müzikte gayet başarılı sanatçıdır. ayrıca şarkılarını arabalarda yüksek sesle çalıyor diye serseriler, adamın yaptığı müzik ayağa düşmez, bu onların mallığıdır.
türkiye deki arabesk, pop, rap üçlemesi arasında kalmış abazaların örnek aldığı şarkıcı, haa kim bunlar dediniz aklınıza takılmasın efendim bunların en büyük örneği ;
ashton kutcher'ın sunduğu punk'd programında yol ortasında yere düşmüş kör olarak bildiği bir kızla "baby baby" ayarında konuşurken üstüne doğru gelen bisikleti farketmesiyle kızı orada bırakarak geri çekilen şereften yoksun müziği beğenilen insan kişisi.
kesinlikle kameralardan habersiz olan sean, herkesin gözü önünde (kurgu olsa dahi) bu zavallı tavrı göstermiştir ve kendisinden tamamen soğutmuştur, şerefsizdir, kişiliksizdir..