al pacino okan bayülgen benzerliğinin doruk noktasını bu filmde görebiliyoruz.
ellen barkin'in tırış tırış olmadan önceki halini de
bu ikisi yıllaaar sonra ocean's 13 de biraraya gelmiş tekrar.
film çok eğlenceli. hiç dinlemediğim sea of love diye bir şarkı varmış (bkz: yukarısı)
filmde de geçiyor şarkı *
dahası filme adını veriyor.
yılar önce ben de uykusuz bir cnbc-e gecesinde izlediydim
solda görünce aklıma geldi
süper eğlenceli ve kaliteli bir polisiye macera
herkeslere tavsiye ederim.
edüt: netekim önceden de entrü girdiğimi bile unutmuşum
(#2436198)
Deneyimli güngörmüş bir polis. Eşinden boşanmış, çok içiyor, az uyuyor. 20 yıldır büyük bir inançla yaptığı işini sık sık sorguladığı oluyor. Yine de mücadele ediyor. Bir kenarda, yaklaşan emekliliğini beklemek varken olayların üzerine üzerine gidiyor.
Bu satırlar pek çok polisiye filmin kahramanını tanımlamak için kullanılabilir. Karşımızda neredeyse bir Amerikan dedektifi prototipi var. Ama "Sea of Love - Aşk Denizi" ndeki polisi Al Pacino oynayınca durum biraz değişiyor. Aktör, bu filmde bir dizi cinayete kurban giden genç, başarılı erkeklerin katilinin peşinde.
Kuşku odağı, dergi ilanlarıyla erkek arkadaş arayan çekici bir kadın, (Ellen Barkin). Beklenen oluyor ve polis ile zanlı birbirlerine aşık oluyorlar.
Sea of Love, bilinen tüm şablonlara uymasına rağmen etkileyici bir film. Bunda Pacino'nun oyunculuğu kadar, görüntü yönetmenliğindeki başarısını Gandhi'de aldığı Oscar ile kanıtlayan Ronnie Taylor'un kamerası ve "The Colour Of Money" ile Oscar'a aday gösterilen Richard Price'ın senaryosunun da büyük payı var.
Bir tırnak da yönetmen Harold Becker'e açmak gerekirse 25 eylül 1928 doğumlu yönetmen, Hollywood'un en verimli yönetmenlerinden biri değil. Kariyeri oyunca onun biraz üstünde film yöneten Harold Becker'ın önemli filmleri arasında City Hall(1996), Mercury Rising(1998), Malice (1993) sayılabilir. Yönetmen şu sıralarda Başrollerini Mario Bello ve Samuel L. Jackson'ın paylaşacağı Vengeance: A Love Story filmini tamamlamaya çalışıyor.
iyi film kategorisindeki filmlerden.
senaryo,oyunculuklar,mekanlar hepsi iyi.
milyon dolarlar harcayıp şu filmi izlerken insanın aldığı keyfi veremiyor bazı filmler.
do you remember when we met
that's the day i knew you were my pet
i wanna tell you
how much i love you
come with me my love to the sea
the sea of love
i wanna tell you
just how much i love you
come with me to the sea of love
do you remember when we met
oh that's the day i knew you were my pet
i wanna tell you oh how much i love you
come with me to the sea of love
come with me my love to the sea
the sea of love
i wanna tell you just how much i love you
i wanna tell you oh how much i love you
kesinlikle izlediğim en acı verici filmlerden biriydi. zor katlandım. bitmesi için tanrıya inanasım bile gelmişti iyi hatırlıyorum. bir filmde al pacino'da olsa katlanılamayacağını farketmiştim. izlemeyin amınakoyim, film bir şarkı üzerinde dönüp duruyor. herkes sea of love'ı söylüyor. filmde burdan varolmuş zaten, bildiğin 3 dakikalık bir şarkıdan. şarkı ise klişe aşk şarkılarından işte. sevdiceğim, seni ben çok pek çok severim kıvamında...
ama bir tom waits yorumu vardır ki inanılmaz ötesi... o ayrı konu.. sanki şarkının sözleri değişmiştir de manası bambaşka olmuştur o derece yani...
