seçim

entry38 galeri8 video1
    13.
  1. Siyasi seçimler hem siyasilerin hem de siyasi partilerin gerçek yüzüdür. Görülmeyen tarafıdır. Kirliliktir. Nefrettir. Sevgiler sahtedir. Bugün desteklediği partinin yarın arkasından küfretmektir. Birbirini yermektir. Karşılıklı sövüşmektir. Bayraklarla etrafı kirletmektir. Seçim otobüslerinde dinlettirilen şarkılarla milleti delirtmektir. Gecenin 11'inde çalan telefonu açınca kulağa gelen reklam kaydındaki gevrek sestir. Vatandaşı üçkâğıda getirmektir. Duyguları sömürmek, ruhsuz gülümsemektir. Para vermektir. Yüz binlerce insanı aylarca idare edecek parayı reklam için sokağa dökmektir. iftara atmak sonra bir kenara çekilmektir. Ve tüm bunları sindirmektir.
    1 ...
  2. 12.
  3. o bir hayattır... yaptığımız tercihler, bilincimizin seviyesidir....
    2 ...
  4. 11.
  5. Seçim, seçenin seçtim, seçilenin seçildim sandığı bir garip yanılsama.
    0 ...
  6. 10.
  7. 9.
  8. yanılgı hep aynıdır,

    seçmek özgürleştirir sanır insan,

    oysa

    seçebileceklerin ile ilgilidir

    tutsaklığın

    amin.
    1 ...
  9. 8.
  10. kendi kararlarimiz ve cevrenin kararlari arasinda yapilan bir tercihtir. hayatimizi, yasamimizi, secimlerimizi biz mi yapacagiz; yoksa etrafin bizi yonlendirmesine izin verip mutsuz mu olacagiz?
    1 ...
  11. 7.
  12. can dündar'ın yarim haziran kitabından bir yazı.


    ---spoiler---

    Yaşam, insanlara bazen ne zor seçimler dayatıyor. Tanju Okan'ı hatırlayın mesela.

    Bir insanı, sol bacağıyla, hayatı arasında bir tercihe zorlamak kadar sevim­siz ne olabilir?

    "Eşyalar toplanmış seninle birlikte/anı­lar saçılmış odaya heryere/sevdiğim o koku yok artık bu evde/sen...kadınım" diyen o gür sesin sahibinin ölmeden önce bir bacağını

    yaşamına diyet olarak vermesi sizi de "seçim"e isyan ettirmiyor mu?

    Ama bazen seçim imkansız gibi görünse de kaçınılmazdır.

    Bazıları diyor ki; "Bu yaşam tarzı da Tanju Okan'ın kendi seçimiydi. Alkolle zehirledi vücudunu... dur durak din­lemedi".

    Peki o tercihin nedeni neydi?

    Bir yanda şöhret, kudret, para ve renga­renk bir hayat gözkırparken, neden dev bir sanatçı, yalnızlığı ve alkolü seçer..? Neden, pırıltılı bir yaşamın getirisinden vazgeçer?

    Yaşamı bir gelir-gider çizelgesi olarak al­gılayanlar elbet bu seçime ilişkin sağlıklı bir "yoklama" yapamazlar. Çünkü onlara göre rasyonel bir insan seçim yaparken öncelikle "güç, kudret ve iktidar şansı" arar. iktidar şansı ol­mayan partilere oy verenler, mutluluk uğruna istikbal şan­sını tepenler, sevdiği kadının kokusu yok diye yaşadığı evden vazgeçenler, her talihsiz borsa oyuncusu gibi sonuçta kaybetmeye razı olmak zorun­dadırlar.

    Lakin başka borsalarda, başka değerlerin prim yaptı­ğını göremezler.

    Bazen bir inzivada dolu dolu ve sevgiyle yaşanmış kısacık bir dönemin, şöhretin sahte ışıkları altında parlatılmış upuzun bir hayata tercih edilebileceğini ve bu tercihin insana her türden finali gözealdırabilecek derin bir tutkuya dönüşebileceğini anlayamazlar.

    Seçimde oylarını istikbal garantileri yeri­ne tutkularından yana kullananlar ise, bu tercih sırasında olduğu gibi bedeli öderken de tek başına kalırlar.

    ingiliz Kralı 8. Edward sevdiği kadın için tahtını terkettiğinde de kimse bu tercihe anlam verememişti. Çünkü "ge­çer akçe" olan "taht'tı ve bir ka­dın için koca imparatorluğun ni­metlerim tepmek "akıl dışı" sayılıyordu.

    Birisini herşeyden vazgeçebi­lecek kadar çok sevmenin, insa­nın başına, hiçbir tacın sağlaya­mayacağı türden bir asalet hal­kası takacağını düşünemediler.

    ingilizler, tahtsız kralın ardın­dan dövüne dursun, tahtsız kral da sevgisiz ingilizlerin haline acıdı durdu hayatı boyunca...



    ***



    Bir kez daha yazmıştım; "her seçim bir kaybediştir" diye...

    Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...

    Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir mis­kinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz. Kalkar kalkmaz hayat binbir seçeneği da­yar burnunuzun ucuna... "Ne giysem" telaşından, öğle yemeğinde "Ne alırdınız" diye başucunuzda biten garsona, "hangi kanal­daki filmi izlesem" kararsızlığından, "bize oy verin" diye bağrışan partilere kadar herşey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.

    Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz. Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız izmir köf­teden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanal­daki film, o anki ruh halinize daha uygun­dur.

    Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez. Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.

    Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.

    Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.

    Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, ba­zen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kal­maz.

    Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla pay­laşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.

    Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.

    Herşeyin sıradanlaştığı bir dünyada ba­zen kaybetmek en doğru seçimdir.

    ...ve o dünyada en yerinde tercih; vazge­çiştir.

    ---spoiler---
    1 ...
  13. 6.
  14. tabyaya bir gülle indi. yer gök birbirine karıştı. herkes yerlerde. seyyid onbaşı kalktı ayağa. 275 kiloluk mermiye baktı bu mermi kalkacak seyyid dedi kendi kendine... seyiid onbaşı mermiyi kaldırmayı seçti ve oceanı vurdu. sonra narasını savurdu allah u ekber vurduuuum vurdum alçakları. seyyid onbaşı alçakları vurmayı seçti. zira mehmed akif "arkadaş yurduma alçakları uğratma, sakın" diyecekti. bu koca vatan uğruna bir sürü mehmed ler gitti. şimdi de mehmedler gidiyor ama koca bir hiç uğrğna. mehmedler bu vatan uğruna ölmeyi seçti. işte o topraklardan fışkıran değerler dahili bedhahlar tarafından harici bedhahların emellerine peşkeş çekiliyor. demek ki dahili alçaklar vatanı satmayı seçmiş. peki onları kim seçti diye sorası geliyor insanın.
    3 ...
  15. 5.
  16. birbirine benzeyen adamlarin, kendilerine benzeyen insanlardan olusturduğu partilerden birine oy verme hadisesidir. zaten hadise gerceklesirken bi tane secenek oldugundan genelde bosuna yapilan eylemdir.(burası türkiye)
    1 ...
  17. 4.
  18. bu gün itibariyle nefret ettiğim kelimedir.her sabah insan parti otobüsünden gelen seslerle uyandırılmaz daha doğrusu yataktan hoplatılmazki.kabusum oldu artık ne diyeyim beni sabahın köründe ayağa diken partiler savunun kendinizi çok pis beddua ediorum hepinize:
    -sabahları beni uyandırırsanız inşallah barajı geçemezsiniz,1 tane bile milletvekili gönderemezsiniz ankaraya,rüyaızda bile o kırmızı koltuklara oturamazsınız...AMiN
    0 ...
  19. 3.
  20. Hiç bilmeyen
    Yanıldığını bile bilmeyecek
    Bu kadar mutlu ki$iyi
    Kim seçmeyecek?

    ..özdemir asaf..
    2 ...
  21. 2.
  22. ulkemizde bir turlu zamaninda yapilamayan, her zaman erken cesidi yapilan tercih

    (bkz: erken secim)
    2 ...
  23. 1.
© 2025 uludağ sözlük