ingiltere: baraj yok, çoğunluk sistemi var.
belarus: baraj yok, çoğunluk sistemi var. bi' de diktatörümsü var. karışık işler.
fransa: baraj yok, çoğunluk sistemi var. ya bir bölgede %12.5 ya da 2 turlu seçim sisteminde 2. tura kalabilmek gerekiyor.
portekiz: %0
malta:%0
lüksemburg: %0
bosna hersek: %0
makedonya: %0
izlanda: %0
irlanda: %0
finlandiya: %0
isviçre: %0
80 darbesi döneminde hazırlanan anayasanın pisliklerini temizliyoruz edasıyla yapılan referandumda seçim barajından hiç söz edilmemesi pisliğin pislikle temizlenememesi anlamına gelir.
türkiye koşullarında, en azından yüzde 3'lere, 5'lere çekilmesi acilen gereken baraj. bu yüzde 10'luk baraj sistemi ciddi bir antidemokratik durum hiç şüphesiz. yani bu aralar mütemadiyen rte sandık sandık diyor yaa. sandık tamam mühim ama bir seçim barajı düşürülmeden ve hilesiz-şeffaf doğru düzgün bir seçim yapıldığından geniş kitleler emin olmadıkça sandığın tek başına demokrasi öncülü olduğundan kim bahsedebilir?
örnek vermem gerekirse;
2002 genel seçimine ve partilerin aldıkları oylara bakalım.
Doğru Yol Partisi/Tansu Çiller 3.008.942 9,54
Milliyetçi Hareket Partisi/Devlet Bahçeli 2.635.787 8,35
Genç Parti/Cem Uzan 2.285.598 7,24
Demokratik Halk Partisi/Mehmet Abbasoğlu 1.960.660 6,21
Anavatan Partisi/Mesut Yılmaz 1.618.465 5,13
5 parti yüzde 5 ile yüzde 10 arasında oy almış. oylarının toplamı 11.509,452!(akp oylarından fazla) 5'i de meclise girememiş. 1 tane dahi koltuk kapamamış.3 milyonun üzerinde oy almasına rağmen dyp temsil edilememiş.hatta yüzde 5'in altında oy alan recai kutan'la saadet partisinin 785,489, bülent ecevitle dsp'nin 384,009 oyunu saymıyorum bile.
bağımsız 9 milletvekili dışında 541 koltuk akp ve chp tarafından paylaşılmış. akp 10 milyon 800 bin oy alırken chp 6 milyonun üzerinde oy almış.
bu baraj yüzde 5'e çekilse dahi (yüzde 3'ü falan bırakalım) kendince daha demokratik bir sistem yaratılacağı yukarıdaki oy oranlarından 11,5 milyon oyun nereye gittiğine bakılarak rahatlıkla anlaşılabilir.
Osuruktan bir uygulamadır. Hiçbir demokrasi anlayışı bunu savunamaz. kaldı ki o da bir ütopya değil mi, o zaman asil azmaz bal kokmaz. ne diyorum ben ya? boşver yolumuz uzun.
iktidarı hedefleyen partilerden herhangi birinin asla kaldırmayacağı şeydir.
bu ak parti olsun, chp olsun fark etmez. demokrasi diye götünü yırtanlar önce bu baraja karşı çıksınlar.
verilen onlarca oy boşa gidiyor. temsil alanı daralıyor.
sırf bdp meclise girmesin diye yapılıyorsa resmen saçmalık.
adamlar zaten mecliste. evet.
bu seçim barajına binaen yapılan seçimin meşru olabilmesi için kullanılan oyların %50'sinin mecliste sandalye bulması gereklidir. bu kural aslında minareninde kılıfı olmaktadır.
örnekle açıklarksak: diyarbakır'da bağımsızların oy oranı % 62, akp'ninki ise %32.
baraj kaygısı olmayan akp bu oranla 5 vekil; onu neredeyse ikiye katlayan bağımsızlar ise 6 vekil çıkarabiliyor.
partilerin altindayken bik bik bik ottugu ustune cikabileceklerini anlayinca ses cikarmadigi barajdir. birinizde adam olunda zirvedeyken kaldirin su baraji ve dokunulmazliklari da gorelim demokratliginizi, ileri demokrasi anlayisinizi.
kesinlikle ama kesinlikle anti demokratik bir uygulamadır.
can dündar'ın bu konu hakkında bir yazısı var, sebep ve sonuçlarıyla iyi analiz edilmesi gereken bir konu bu. ve zannedildiğinden çok daha hassas. neden mi?
not : okurken, siyasi ideolojinizi veya oy vereceğiniz partiyi düşünmeyin, bunlara gerek yok.
not 2 : mhp'li değilim, tam tersine kendimi solcu olarak tanımlarım.
kötü rüya görünce nasıl kan ter içinde fırlarsak yastıktan; öyle uyanıyoruz her seferinde gaflet uykularımızdan
ayrıntıları hatırlamıyoruz; neyse geçti diye şükrediyoruz sadece
ama hatırlamadığımız ve ders çıkaramadığımız için, aynı kâbusu tekrar tekrar yaşıyoruz.
* * *
erdoğan, uygar dünyanın hiçbir yerinde olmayan, antidemokratik yüzde 10 seçim barajını savunuyor.
istikrar için diyor.
bu baraj yüzünden bdp seçime giremiyor. alenen hülle yaparak bağımsız adaylarla meclis kapısını zorluyor.
şimdi sırada mhp var. anketlerde yüzde 10 sınırının hemen üzerinde görünen mhp, ahlâk zabıtasının yerleştirdiği kasetlerle vuruluyor.
bel altı vuruşlar, partiyi baraj altı bırakabilir.
meclis kapısı, bdpden sonra mhpye de kapanabilir.
* * *
istikrar mı getirir bu, kaos mu?
eski kâbuslarımızdan iki örnekle hatırlatacağım:
türkiye, en adil temsil sistemini 1965 seçiminde uyguladı. bir oy bile ziyan olmasın diye milli bakiye sistemi getirildi. o sayede yüzde 3e yakın oy alan türkiye işçi partisi, meclise 15 milletvekili yollayabildi.
sosyalist sol, ilk kez parlamento çatısı altına girdi. mehmet ali aybar, sadun aren, behice boran, çetin altanlı kadro, meclise sesini duyurabildi.
aynı seçimde türkeşin ckmpsi de, yüzde 2,2 oyla 11 milletvekili çıkarabildi.
peki bu durum istikrara engel oldu mu?
hayır!
o seçimde, ap yüzde 52 oyla tek başına iktidar oldu.
* * *
ama henüz 3 yaşındaki tip, öyle etkili muhalefet yaptı ki, iktidar bunu hazmedemedi.
önce mecliste çetin altana saldırı, dokunulmazlığının kaldırılması gibi yollar denendi. yetmeyince seçim kanunu değiştirilip meşhur baraj getirildi. 1969 seçiminde engelli seçim sistemi ile tiin önü kesildi. muhalefet meclisten kovuldu.
sonuç ne oldu?
parlamentarizm hatadır diyenler kazandı.
60ların sonunda mecliste temsil şansı bulamayan sol muhalefet, sokağa döküldü.
kürsü susturulunca silahlar konuştu.
1971de 12 mart geldi; tip kapatıldı, liderleri hapsedildi.
70leri biliyorsunuz.
* * *
aradan 20 yıl geçti.
solculardan sonra sıra kürtlere geldi.
hep, erdal inönünün shpsiyle yaptığı seçim ittifakı sayesinde meclise girdi.
ilk gün, leyla zananın bugün mazide kaldı dediği kürtçe yemin krizi nedeniyle ittifak çatladı. hepin kapatılmasına giden süreç başladı. yerine kurulan depin milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. hapsedildiler. dep de kapatıldı. meclis kapısının kapanması, dağ yolunu savunanlara itibar kazandırdı.
90ları biliyorsunuz.
* * *
aradan 20 yıl daha geçti. geldik bugüne
başbakan, yüzde 10 barajını savunuyor.
bdp, seçime girmemeyi tartışıyor.
mhp, bel altı kasetlerle baraj altına itiliyor.
şahinler ellerini ovuşturuyor.
eski kâbusları hatırlamadığımız için tekrar görüyoruz. ders almadığımızdan, her seferinde kan ter içinde uyanıyoruz.
bdpnin ve mhpnin temsil edilmediği bir meclis, türkiyeye istikrar getirecekmiş.
hadi kargalar, hep birlikte gülelim buna
ve hazırlanalım, 2010larda yeni bir kâbusu yaşamaya
en yükseği bizde olmak üzere türkiye'de % 10
Rusya'da %7
Belçika, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Moldova, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Almanya'da %5
Avusturya, Bulgaristan, italya, Norveç, Slovenya, isveç'de %4
ispanya, Yunanistan, Romanya, Ukrayna'da %3
danimarka'da %2
hollanda'da %0.67 olarak uygulanan seçim barajlarıdır.
en çok oy alan partinin ve ana muhalefetin daha çok milletvekili çıkartmasına sebebiyet veren anti demokratik yapı. şu ortamda kaldırılması mı yoksa devam edilmesi mi daha hayırlı, orası da ayrı bir şaibe.
anti demokratik olmakla birlikte sırf muhalefet istiyor diye değiştirilmediğini hissettiğim ve avrupa'da rusyayla birlikte en yüksek baraja sahip olduğumuz bir durumdur. 12 eylül rejiminin istikrar adına önümüze sunduğu şeylerden birisidir. ve bu sıralar ak parti bunu "istikrar" adına değiştirmemektedir.
barajın yeniden düzenlenmesi gerekiyor. sadece baraj oranını düşürerek değil başka şeylerde eklenebilir.
-baraj %5e düşülsün artık. olmazsa %7-8 yapsınlar.
-%1 barajı getirilsin. %1in altında kalan parti kapatılsın. ki 40 milyon seçmenden 400bin kişi yapar zaten kimseye hitap edemiyor demektir. kapatılsın gitsin.
düzeltme.ekleme:
bide "yurtdışında baraj yok bizdede olmasın bik bik bik" şeklinde öten insanlar hatta politikacılar var.
hangi avrupa ülkesinde 1 metre uzunluğunda seçim pusulasını dolduracak kadar siyasi parti seçime giriyor demek istiyorum onlara da.
% 10 'luk seçim barajı olan ülkemizde 18 parti seçime giriyor. %10 şudur; kendi düşüncenin parlamentoda temsil edilmesini istiyorsan, senin gibi düşünen yaklaşık 4 milyon insan daha bulman gerekiyor. yoksa naş.
son yapılan bir araştırmaya göre, seçim barajı % 5 olsa, akp %8.5, chp % 4 daha az...