--spoiler--
bir az önce soluksuz izlediğim filmdir kendisi. öyle bir film ki bu, gerçek olduğunu bile bile izlemeye başlarsınız, ardından senaryonun akıcılığına ve kaliteli işlenişine kaptırırsınız kendinizi sanki her şey kurguymuşçasına, sonra bir an gelir ve fark edersiniz yakılan, kurşuna dizilen, keyfi öldürülen ve tek hatası! yanlış zamanda yanlış coğrafyada doğmuş olmak olan o milyonlarca insanın şu anki senden bir farkı olmadığını.
kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de de geçtiği gibi "bir insanı kurtaran bütün dünyayı kurtarmış gibidir". ve schindler öyle bir insandır ki 1100 yahudiyi kurtarmış ama buna rağmen daha fazlasını yapabilecekken yapmadığı-yapamadığı için kendini suçlamıştır.
--spoiler--
insanı düşünmeye sevk eden, iyilik yapmanın-doğru bir insan olmanın verebileceği hazzı ve huzuru benliğinizde hissettiren, uzun ama hiç sıkmayan son derece kaliteli bir steven spielberg filmidir.
anlatım olarak, seyirciye vermek istediği düşünceyi direk net ve bu kadar etkileyici olarak geçirebilen çok film izlemedim, tam deyimiyle bir baş yapıttır.
hala izlemeyen varsa* bir an önce dehşetle tavsiye edilesi filmler var ya bu o filmlerdendir.
bu arada ilk izlediğimde pek anlamamıştım ama kırmızı mantolu küçük kız kız detayı çok etkileyici bi' sunum ve filmin ruh halini, ne anlatmak istediğini anlatan diğer gizli öğelerden biri. tekrar tekrar izlenip yeni şeyler alınabilir bu filmden.
not: şu yaşıma kadar izlediğim filmler arasında ilk 10 yaparsam kesinlikle ilk 5'in içinde yer alır.
70 yıl önce yapılanlar vahşetken şimdiki isralin yaptıkları vahşetin dik alasıdır. öyle duygusal filmler çekmekle kendilerini acındıramazlar. tamam büyük acılar yaşamış olabilirler ama bugün filistindekilerin durumu da en az o dönemki yahudiler kadar zor filmlerde kendilerini iyilik timsali olarak göstermek için biyerlerini yırtacaklarına filisitin halkına yaşattıkları zulümlere bir son vermeliler. ama yok onların işi gücü kendi reklamlarını yapmaktır. tabi filmin duygusal yoğunluğuna kapılanlar da bu kadar zulüm gördükten sonra yapsalar haklı bu adamlar falan diyorlar. demek ki film amacına ulaşmış.
açık açık israil propagandası yapılan film. madem yahudiler filmdeki kadar barışsever bugün filistine yaptıklarını nasıl açıklıyolar acaba. tabi filistinlilerin onlar kadar parası yok seslerini duyuramıyolar veya kendilerini israilin zulmünden kurtaracak bir schindlerlerli yok onların. para bok olunca böyle duygusal filmler çekip hem propagandanı yapıyor ödülleri ve paraları da götürüyorsun ama sen bugün 2. dünya savaşında sana yapılanların aynısını filistin halkına yaparsan ne kadar başarılı bir film çeksen de samimi olamazsın. etkileyici ve duygusal bir film ama gerçekçi gözle bakarsak yahudiler de ellerinde güç olunca almanların yaptığı vahşeti yapıyolar.
IMDB gibi büyük bir sitede harika bir derecesi olan, üstelik muhteşem denebilecek şekilde övgüler alan, üstüne üstlük bilgisayarımın hafızasında dört yıl boyunca yer eden fakat bir türlü izlemediğim yahut izleyemediğim film.
herkesin izleyip de çok farklı yorumlara ulaştığı bir başyapıt. kimisi ki dayım mesela zaten onun yüzünden yazıyorum bu yazıyı. dayım filmi tamamen bir yahudi propagandası olarak görüyor, hatta bu iddasını büyüterek spielberg'ün bu filminin sırf yahudi propagandası içerdiği için imdb'de üst sıralarda olduğunu ve oscar verildiğini söylüyor. kimisi savaş ortasında ticaret yapan bir adamın zekasını görüyor. benimse bu filmde gördüğüm tek şey insanlık dışı bir zulüm. filmi izlerken öldürenler benim için alman değil insanlıktan çıkmış ve beyinleri uyuşmuş amaçsızca ve gaddarca öldüren zombilerdi. öldürülen insanlara da yahudi diye bakmadım zalimce ve insan hayatının hiçbir değeri yokmuşçasına kolayca öldürülen insanlık gözüyle baktım. filmi izlerken bilincimde yalnızca yahudilerin katledilmesi değil, filistindeki insanların katledilmesi, sırbistandaki insanların zalimce katledilmesi, amerikalıların kızılderilileri katletmesi ve daha niceleri geldi aklıma. çünkü filmde yahudi katliamı altbaşlıklı bir propaganda yapılmıyor, yapılsa hiç o kritik konuşmada bir insan daha der miydi?
daha fazla (insanı) kurtarabilirdim.
bu araba. satsam, goeth bu arabayı alırdı. arabayı neden satmadım ki ?
on kişi ederdi. on kişi. on kişi daha. bu iğne, iki kişi. bu altın. iki kişi.
buna karşılık bana iki kişi verirdi. en azından bir. bana bir kişi verirdi, bir kişi daha. bir (insan) daha.
bir (insan), stern. bunun için daha fazlasını kurtarabilirdim. kurtarmadım ! kurtarmadım!!!
işte filmdeki bu diyalogda da bir insan daha! bir insan daha diyor bir yahudi daha demiyor, bir filistinli, bir sıp daha demiyor bir insan daha diyor. o bir insan daha dedikçe biz insan hayatının din, dil, ırk farkı gözetmeksizin değerli olduğunu anlamamız gerektiği yerde gidiyoruz yok yahudi propagandası yok şu yok bu diyerek insanlığımızı ayaklar altına alıyoruz sanki orda ölenler insan değilmişçesine! o insanların içinde yaşadığı toplumu yönetenlerin yaptıkları yüzünden cezalandırılmasını katledilmesini ve iki üç delinin düşüncelerinin kokskocaman bir millete atfedilerek yargılanmasını ve o insanların katledilmesini normal bulanların düşüncelerini tekrar gözden geçirmelerini istiyorum.
israil'in başındaki insanlar veya bir kısım yahudi çok kötü şeyler yapıyor diye bu tüm israile ve tüm yahudilere yıkılamaz! nasıl bizim içimide iyiler varsa onların içinde de çok iyiler var. ve son olarak vermek istediğim mesajı bir film diyaloğuyla sağlamlaştıralım.
new york'ta beş minareye'de geçen bir diyalog. hacı gümüş adlı karakter abd'li eşini annesiyle tanıştırmaya getirir.
gızııımm hoşgeldin nasılsın_
türkçe bilmez anaa gavurdur
olsun oğlummm o da insan!!
alıntı değildir! başka sözlükte rastlarsanız dayı aynı dayı.
filmin yaklaşık ilk 40 dakikalık bölümü, "The Pianist" filmi ile neredeyse aynı olması çok şaşırtıcı, daha önce böyle benzerlik pek işlenmemişti filmlerde, oysa ki pianist in yönetmeni roman polanski iken schindler s list in yönetmeni steven spielberg di.
film 2. dünya savaşı döneminde Yahudi soykırımı arka planında, alman bir iş adamı olan oscar schindler in (liam Neeson) işçi Yahudileri fabrikasında çalışmaya başlatması ve zamanla onlar ile duygusal bağ kurması sonrası sadece hayatta kalmaları için oscar ın çabalarını anlatan biyografik ve dramatik bir filmdir.
Oscar ın, filmde tek kollu Yahudi işçinin onun için ve fabrika için oldukça önemli kişi olduğunu anlatmak için alman generale çıkışması, yahudi işçilerin başka fabrikalara nakilleri sırasında onlara su vermek için yangın hortumu ile tren vagonlarını sulaması, (bir çok alman generalin yanında gerçekleşiyor bu sahne ve sahnede oscar alman generallerini eğlendirdiğini, gülerek ya da başka ifadelerle müthiş yansıtıyor bunu onlara, oysa ki oscar gerçekten onlara bir yudum da olsa su vermek için uğraşıyor.) listesindeki kişilerin adlarını aklından yazdırması, son sahnede "daha fazla yapabilirdim" diyerek hıçkırması v. b. gibi bir çok sahnesi akılda kalacaktır. Oscar ı yahudileri zamanla sevdiren neydi bunu tam olarak anlamak gerçekten zor ama sanırım; yardımcısı ıtzhak stern (Ben kingsley) e karşı biriktirdiği sevgi ve o kırmızılı kızın ölümü onun değişimini hazırlamıştı.
der untergang filminin hitler'i bruno ganz 'ın taraflı bulduğu için oynamayı reddettiği, buram buram yahudi acitasyonu ve propagandası kokan ancak bu işlevini sonuna kadar başarmış, dandik flm. aynı the pianist gibi. enternasyonal yahudiliğin oyunları bunlar, ama bozacağız bunları.
başrol oyuncularının * değiştiği ve şu an aklıma gelen diğer komedi filmleri için;
neredeyse ağlatıyordu bu film. yahudilere yapılan insanlık ayıbı ancak böyle dile getirilebilirdi sanırım. ancak film fazlaca cinsel öğe bulunduruyor, bundan biraz rahatsız oldum doğrusu. işi iyice realizme dökmüşler.*
replikleriyle düşündüren, son sahneleriyle gözyaşlarına boğan, konusu itibari ile insanı kara kara düşünmeye sevkedecek steven spielberg başyapıtı.
yahudi poropagandası bu yahu! denerek bir kenara itilmeye hor çalışılmaya ne bilelim öküz altında buzağı aranmasına kanımın donduğu film.. hatta başyapıtlardan bile sayılabilir. o siyah beyaz devam eden ve kısacık bir yerde renklenirken içimizi karalar bağlatan sahnesi için bile başyapıt payesi alabilir.
ortada tarihin kanlı ve karanlık sayfalarından birisine tutulan bir ışık var ancak bu ışığı eliyle kapatmaya çalışanların olduğunu görünce tarih daha çok karanlık sayfalarla dolar gibi geliyor.
neyse hala izlemediyseniz ve kafanızda düşünce bakımından büyük çukurlar yoksa bu film size birşeyler anlatacak, kulak kabartmakta fayda var.
Schindler'in Listesi (ingilizce: Schindler's List), yönetmenliğini Steven Spielberg'in yaptığı, 1993 ABD yapımı bir filmdir. II. Dünya Savaşı sırasında Naziler'in uygulamış olduğu soykırımdan binin üzerinde Polonya yahudisinin kurtarılmasında rolü olan Oskar Schindler'i ve bu kurtarmayı konu edinen film, 321 milyon dolar gişe hasılatı elde etmiş[1] ve Akademi, Altın Küre, BAFTA ve Grammy ödülleri kazanmıştır. "Tüm zamanların en iyi filmleri" konulu çeşitli listelerde üst sıralarda bulunan film, Amerikan Film Enstitüsü'nün güncel listesinde 9. sırada yer almaktadır.[2]
"Schindler'in Listesi", 2004 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.
En iyi Film Oscar Ödülü, 1993
En iyi Yönetmen Oscar Ödülü, 1993
En iyi Senaryo Oscar Ödülü, 1993
En iyi Görüntü Yönetmenliği Oscar Ödülü, 1993
En iyi Müzik Oscar Ödülü, 1993
En iyi Kurgu Oscar Ödülü, 1993
En iyi Sanat Yönetmenliği Oscar Ödülü, 1993
kırmızı mantolu küçük kız'a ayrı bir parantez açmakta fayda var.
"Kırmızı Mantolu Küçük Kız" soykırımın bütün çoçuk kurbanları için bir anma törenidir."
filmi izleyip de etkilenmeyen kişinin olmayacağı yapımdır. 3 küsür saat sıkmadan, tam tersi dikkatle kendini izletmiştir. izleyin, anlayın, bu filme başka bişey söylenemez.
edit: noktalama hatası yapılmış. bi noktanın bile hesabı sorulmuştur.
(bkz: uludağ sözlük çalışıyor)
3.kez izlendiğinde bile sıkmayan 3 küsür saatlik siyah beyaz spielberg filmi. hatta belki de en iyi spielberg film. arkadaş her seferinde mi izlettirir kendini bi film, bi de 3 küsür saatlik bi film düşünün, hiç mi dur aga biraz öne alalım denmez, ha işte bu öyle bi film.
ayrıca ilk kez de yanılmıyorsam bundan bi 15-16 sene önce star vermişti. tabii o zamanlar ben bi sik anlamamıştım da apartmanda infial yaratmıştı bol musevi sakini olan bir apartman olmamız dolayısıyla.
ayrıca schindler "rozetimi satsam 1 kişiyi kurtarabilirdim, arabamı satsam 4 kişiyi kurtarırdım" konuşmasını gerçekten de yapmış mıdır, yapmışsa biri de çıkıp "satsaydın amk, bu şov kime" demiş midir diye düşündürür her seferinde.
faşist düşüncelere sahip beni fazlasıyla etkileyen çok daha farklı düşünmemi sağlayan film. biraz uzun olması sizi izlemekten alıkoymasın akıp gidiyor kendisi. zaten hala izlememiş olmanız kayıp.
oscar shindler'in en son sahnede 1.100 yahudinin önünde Stern in omzunda salya sümük ağlayıp "daha fazla kurtarabilirdim, yapmadım! yapabilrdim!" dediği anda gözümden bir yaş akması beni bitirdi zaten. ağlamamk için zor tuttum lan kendimi. o küçük kırmızı elbiseli kızıda ormanlık alanda gömüldüğü yerden çıkartılıp yakılması... çok kötü...