aşkı kahve seksi ise çikolata olarak gören yazardır. bu sebepten ötürü kendisine göre her ikisi birbirlerinden ayrı ayrı da tüketilebilir nesnelerdir, fakat maksimum tadı ancak ikisi bir araya geldiğinde verirler diye düşünür. ancak bu yazar böyle bir düşünce içerisindeyken kendisi, yalnızca bayat ve az şekerli çay tüketir haldedir...
anlamsız bir şekilde ayar verme aşkıyla yanıp tutuşan, insanların yaşantıları hakkında bir fikre sahip olmasa dahi kodaman, oturduğu yerden milyarlar kazanan, baba parası yiyen, zıpçıktı olarak nitelemekten hiç utanmayan yazardır. yemeğe vereceği 5-10 ytlyi gözünde büyütmeyen bir adamın oturduğu yerden milyarlar kazandığını tahmin etmek içinde müneccimle bir münasebete girmek gerektiğini düşündüğümden heralde kendisi bunu yapmış diye düşündüğüm yazardır ayrıca. gariptir vesselam insanlara ayar vermek aşkıyla yanıp tutuşarak bu tarz gafletlere düşmek. ayıptır insanları tanımadan haklarında zıpçıktı bilmemne falan demek. saygılı olmak gerek kanımca insanlara karşı ne olursa olsun.
dün itibariyle olan öfkesini gün itibariyle bol miktarda uyuyarak ve rüyasında kabuslar görerek üzerinden atmaya çalışan * karakterli insan. vaşagı yavşak olarak okuyan olursa son günlerde bol bol savurduğu küfürlere bu algı bozukluğu yaşayan kişiden başlamaya da niyetli bir manyak durumunda kendisi aynı zamanda. ama bu entry'i kendi başlığının altına girmekteki niyeti sözlük kitlesiyle aslında asabiyetini değil kendince bir kimometre taşını (bkz: milestone) paylaşmaktır efendim. şöyle ki; bu abuk entry, bu yazarın aynı zamanda 1000. entry'si olmakta. millet bu entry sayısına makine gibi üretkenliği sayesinde 1 ayda ulaşabilmekteyken bu eşsiz bünye ancak 11 ayda bu sayıyı yakalamıştır. dolayısıyla bir başkası için 10000. entry ne ifade etmekteyse bu tembel ve buna paralel olarak çok fazla yazacak şey üretmeyen, anca bu entry'de de olduğu üzere kendi kendine gevezelik eden kişi açısından 1000. entry o anlama gelmektedir. bu 11 ay içerisinde her fırsat bulduğunda sözlüğünü açmış, sözlükle ve sözlük aracılığıyla tanıştığı insanlarla olabildiğince zaman geçirmiş bir kişidir ve bundan ötürü sözlüğe de sözlüğün içindeki insanlara da hayatına yeni bir perspektif kattıkları için teşekkür eder. bu entry'e ulaşmayı epey zamandır bekleyen ve bu entry'i daha latif bir üslupla kaleme alma niyetinde olan biri olarak bunu böyle agresif bir dille yazmış olmasının tek sebebiyse genelde "hrrr"lamasından ileri gelmektedir. kendisinin sinir sistemini bu şekilde bozan hayatın taaaaa... derken bu sövmelerine verdiği molada şu anki karışık hislerini dile getirmiştir. söylenecek çok şeyin olduğunu bilen ama aslında ne zaman ne söylemesi gerektiğini pek de bilemeyen ve bu yüzden olsa gerek üzerinden gerginliği bir türlü atamayan bir adamdan kendisini az da olsa umursayan her kim varsa o(nlar)a bu 1000. entry bahanesiyle sevgilerimi iletir; gevezeliğimi sonlandırırım...
7 ay önce bir zirvede görüştüğümüz, tavla oynayamadığımız, sonra birbirimize söz verip bir daha görüşemediğimiz, en yakın zamanda devedikeni'nden sonra tavlada yenmek istediğim uuser. *
kendisini tanımlarken kendisini bir kediye benzeten yazar. öyle ki kendisi başı okşanıp sevildiğinde kendisine karşı güler yüz ve iyi niyet gösterildiğinde çok sevimli bir hale bürünebilirken kuyruğuna basıldığında ise bir anda asabileşip bunu yapana hırlayabilen hatta onu tırmalayabilecek hale gelebilmektedir. fakat işte öyle cins bir ev kedisi falan değil sokaklarda avare şekilde dolaşan ve her daim karşılaşılabilecek alelade bir sokak kedisi olması sebebiyle aslında sevimli olarak gözüktüğü zaman dilimi de azdır, her yaşadığı an kendisini daha bir ürkek hale getirmekte, daha bir yıpratmaktadır. dolayısıyla kendisine ancak kedi sever birileri yaklaşabilmekte; ancak onlar bir müddet onunla vakit geçirip onun varlığından anlık memnuniyetler duymakta; fakat sonra yine o sokak kedisini kendi hayatıyla başbaşa bırakıp gitmektedirler. işte bu yazar da kendi sokağında kendi monoton ve sıkıcı hayatını kendi kendine sürdürüp götürmektedir. arada ruhunun derinliklerinden zaman zaman dışarı yansıyan hoş yüzüyle birilerini eğlendirip onların neşesinin kendisine ilgi olarak dönmesi durumunu yaşayabilirse ne ala...
nicki sanki böyle bir formula 1 pilotu edasında olan yazardır. içimden ona olm bu zirvede pole pozisyonu senin olacak, süper bir yarış çıkaracaksın demek gelir ama zirve esnasında masadaki tüm yiyecekleri yemesinden sonra ona olan sinirim nedeniyle pite girip çıkamayacasıca (bkz: pit) diye de beddua ederim*.
