güleryüzle içindeki kasvetli yapıyı her daim insanlardan gizlemeye çalışan, en azından birden fazla insanla konuşurken onların eğlenmesini sağlayıp belki onlardan kendime de biraz yaşam enerjisi katarım derdinde olan; kasvetli olduğu kadar da asabi olan ve bu yüzden de pek fazla damarına basılmaya gelmeyen; biraz huysuz, ziyadesiyle de mutsuz bir adam bu. herkes çok eğlenir, mutlu olurken o hep böyle sıkılmakta; sırf kendi sıkıntısını hissetmemek için hareket halinde olmaya, konuşmaya çalışmakta falan filan... aman kendi haline bırakmayınız bunu bir anda katlanılmaz bir adam haline geliverir; öyle ki kendisi kendisine katlanamaktadır. zaten işin aslında palyaçonun makyajını hiç silmemesi gerekmektedir; ona gerçekten gülme yakışır ama o makyaj yerinde durduğu sürece. ne zaman ki onun gerçek yüzü ortaya çıkar, zaten o zaman o da hayatın kendisi için gerçek olan tek yüzüyle yani yalnızlıkla başbaşa kalır, tıpkı şu satırların yazılmakta olduğu an gibi... hep bir keşkesi vardır onun. der ki; keşke bu haline dahi katlanabilen, hatta onun asıl yüzünü de güler hale getirebilen birileri olsa, olduğu zaman da hayatında kalıcı olsa ve o kalıcı olanlarla daha yakın olabilse, onlarla daha fazla şeyi paylaşabilse falan filan ama adı üstünde keşkeden ibarettir bu ve bu kişinin hemen her konuda olduğu kadar bu hususta da pek bir umudu yoktur açıkçası...
zirve esnasında yorulmak nedir bilmeyen, herkesle muhabbet etmek isteyen ve amacına ulaşan yazar. adı konusunda bazı polemikler ortaya atılsada zirve sonunda bir mütabakata varılan yazardır ayrıca. ilk zirvemde sözlüğün sıcak yüzünü göstermiştir bana. saygılar efenim.
zirvede heryere yetişen, zirveboxdaki yazımı hatırlamış ve bu nedenle yanıma gelip ilgisini eksik etmemiş bundan dolayı kendisine teşekkürlerimi sunmak istediğim, bilgili, neşeli, güleryüzlü insan.
msn deki sohbetlerimiz sonrası tanışmak bu pazarki zirveye nasip oldu.. sohbeti ve konuşması ile gerçekten zirvedeki tanışılası kişilerden biriydi, ki öyle oldu. mulayim ile birlikte gerçekleştirdiğimiz kısa nba sohbeti sonradan farklı noktalara kaysa da güzel oldu, iyi oldu.. kendisine sonsuz sevgi ve saygılarımı iletir, selam ederim..
kendisini tanımlarken kendisini bir kediye benzeten yazar. öyle ki kendisi başı okşanıp sevildiğinde kendisine karşı güler yüz ve iyi niyet gösterildiğinde çok sevimli bir hale bürünebilirken kuyruğuna basıldığında ise bir anda asabileşip bunu yapana hırlayabilen hatta onu tırmalayabilecek hale gelebilmektedir. fakat işte öyle cins bir ev kedisi falan değil sokaklarda avare şekilde dolaşan ve her daim karşılaşılabilecek alelade bir sokak kedisi olması sebebiyle aslında sevimli olarak gözüktüğü zaman dilimi de azdır, her yaşadığı an kendisini daha bir ürkek hale getirmekte, daha bir yıpratmaktadır. dolayısıyla kendisine ancak kedi sever birileri yaklaşabilmekte; ancak onlar bir müddet onunla vakit geçirip onun varlığından anlık memnuniyetler duymakta; fakat sonra yine o sokak kedisini kendi hayatıyla başbaşa bırakıp gitmektedirler. işte bu yazar da kendi sokağında kendi monoton ve sıkıcı hayatını kendi kendine sürdürüp götürmektedir. arada ruhunun derinliklerinden zaman zaman dışarı yansıyan hoş yüzüyle birilerini eğlendirip onların neşesinin kendisine ilgi olarak dönmesi durumunu yaşayabilirse ne ala...
beraberce bir basketbol macı zırvesi yapmayı ciddi ciddi planladığımız , lakin yer konusunda bir türlü anlaşamadığımız yazar arkadaşım.zirve boyunca hoppidi hoppidi koşturup bolca beraber gülüp eğlendiğimiz alman nickli yazarı.
edit:mahmut tuncer show içinde bir takım zirve planları dahil edilmiştir.*
kendi kendisini 100 tane başlık açabilmeyi 6 ayı aşkın bir süre sonunda başarabildiği için tebrik eden şahıs. canı istedi mi yazabilen fakat canı çok çok az zamanda istediği için kendine yazar demeye çekinen kendi halinde bir uludag sözlük kullanıcısı bir kişidir kendileri. bir de utanmazdır ki sormayın gitsin; zira kendi başlığının altındaki yazıların yarısı yine kendisine aittir. bu entry'i de 100. başlık bahanesiyle kendi nickini sol frame'e getirmek adına yazmıştır zaten...
bazı insanlar vardır böyle sessiz durur ama durduğu yeri doldurur, ender konuşur ama sözleri illaki muhatabını bulur, ağır ve hissettirmeden kendine bir yer edinir, hep orda olsun, orda bulunsun istersiniz. işte öyle bir şey schenardi*
edit: schenardi böyle olmadığını mütemadiyen konustuğunu iddia etti. demek ki benim önümde konuşmuyor, canı sağolsun *
ruhsatını aldığından kendisinin haberi olmayan avukattır. * işin gerçeği kendisinin ruhsatı çıkalı üç ay olmuş, ancak fiilen çalışmadığı için henüz kendisini baroya avukat olarak kaydettirmemiş kişidir. bunun da sebebi çalışmadıkça sigorta primi ödemek istememesidir. şayet kendisine bir iş gelecek olursa derhal o işi kabul etmek adına ruhsatını alıp resmen avukat olacaktır; ancak şu an için boş gezenin boş kalfası görevini üstlenmekte olan ve bu sebepten ötürü gerçek anlamda bir avukat olmayan, avukatlığının resmileşmesi kendi keyfine kalmış durumda olan avukattır.
benimle uğraşıp duran yazar. ne kadar sönükmüşüm de hmm delicious delisi beni farketmemiş. oysa ki dün geceden beri kendisi başımın etini yemektedir neden deli sana bir entry bile yazmadı diye. delinin biri, kuyu ve taş ilişkisini güzel anlatan yazar arkadaşım benim. ha bir de bu ara tavuklarla kafayı bozmuş, nedendir anlamadım.* burdan sözlük ahalisine sesleniyorum elinde fazla tavuğu olan varsa el atsın bi garibana. **tam tanım yapmak gerekirse;
tanım: insana zorla tanım yazdıran istanbullu avukat yazar. **
