when the day is long and the night, the night is yours alone,
when you're sure you've had enough of this life, well hang on.
don't let yourself go, everybody cries and everybody hurts sometimes.
sometimes everything is wrong. now it's time to sing along.
when your day is night alone, (hold on, hold on)
if you feel like letting go, (hold on)
when you think you've had too much of this life, well hang on.
everybody hurts. take comfort in your friends.
everybody hurts. don't throw your hand. oh, no. don't throw your hand.
if you feel like you're alone, no, no, no, you are not alone
if you're on your own in this life, the days and nights are long,
when you think you've had too much of this life to hang on.
well, everybody hurts sometimes,
everybody cries. and everybody hurts sometimes.
and everybody hurts sometimes. so, hold on, hold on.
hold on, hold on. hold on, hold on. hold on, hold on.
(everybody hurts. you are not alone.)
dizelerini şuan elimden gelenin en iyisi olarak kendisine armmağan ettiğim, asıl hediyesini, istanbulda bizzat elimle teslim edeceğim gözüne kurban olduğum yazar arkadaşım!**
en güzel doğum günü hediyesini kamil koctan alan (bkz: kamil koc turizmin 1 ytl ye bilet satmasi) bu sayede 24 aralik 2006 ankara cig kofte yiyoruz ve eller havaya zirvesine istanbul'dan bir obez olarak katılımının kesinleştiği yazar. orda hem görmek istediği güzel yüzlerle müşerref olacak hem de ankaralıların pek methettiği meşhur çigköfteleri hapır küpür götürecektir. ha bi de ömründe bir çeyrek asırı geride bırakmış bir adammış bu kendisi bile farkına varamamış bunca zmanı nasıl harcadığını. kendini bildi bileli sıkılmaktaymış o yüzden insanların iyi ki doğdun sözlerine ya hakkaten doğmakla iyi mi ettim ben doğmamın kime ne faydası oldu ki yahu diye sorgulamaktaymış. gene de madem doğmuş bir kere hata sonucu da olsa bitiş düdüü çalıncaya dek mücadelesini vermeye kararlıymış. hatta hakemden ricası da bu maçta uzatmaların dahi oynanmasına izin vermesiymiş... tabii bu oyunun güzel geçmesi oyun süresini paylaşabileceği başka oyuncuların varlığına bağlı olduğundan özellikle bu başlık altında bu entry'den önceki entrylerin altında ismi geçen kişiler başta olmak üzere tüm sevdiklerine teşekkürlerini sunar; onların hayatında olabildiğince uzun süre kendisine olan sevgilerini eksiltmemelerini istermiş.
bugün doğumgünü olduğu için bize kızmayacağını varsayarak nickini büyük bir zevkle iskoç aksanıyla okuduğum, nice yıllara insanıdır. ayrıca adam kendi doğumgününde bile bir paragraf yazı yazabiliyor, böyle bir yazım gücü bi tolstoyevski'de * (bkz: tolstoyevski) var bir de bizim schenardi'de. bir de, kendisi bugün ayrı bir sevinçli, zira ankaradaki çiğ köfte zirvesine gidemeyeceğimi kendisine açıkladım. çiğ köfteleri tek başına yiyecek, yemeğine kimse ortak olmadan. valla gelseydim hiç bir şey dinlemez önündeki alırdım, şansının değerini bil*.
iyi ki doğdun!!!! hemen hakkını arıyorum arkadaşım, dur.
de-kaaaa, pafküfff, cedricccc..aloooooooooooooooo
hani bu yazarın pastası zirvesi? devedikeni?
doğum gününü kutladığım ve pek sevdiği ajdar'ı, kocaman bir pasta içerisinde adresine yolladığım zat-ı muhterem. iyi ki doğdun paşam. ha bir de unutmadan; akıllı adam aralık ayında doğuyor. işte öyle.
soyledikleri dinlenesi yazar.
bazen saklaban*, bazen depresif beyanatlarinin arasina ozensizce serpistirilmis bilge sozler var bu adamda.
dusunulmus tasinilmis.. belki bi yerlerden calinip biriktirilmis.. ama kesinlikle bilgece sozler. *
gerçekten ilk defa gbt yaşayan şahsıma partnerlik eden 3.nesil. bir şeyi körü körüne sevmek değil de neden sevilecegini anlatmaya calısırken hala kor noktalarda dolasıp durması ve anlamsız biçimde sorular sorması bir hukukcuya yakıstıramadıgım davranıslar olmustur. bir şeyi sevmeyi değil de, neden sevmiyorum acaba sorusunu kendine sorması gereken yazardır.