Türkiye düşmanlarının bir iç savaş hedefi aşikar. Bu iç savaşın vaki olması için sağlık, mülteci ve hayat pahalılığı esaslı sinsice hareketlerini birer birer nizami şekilde gerçekleştiriyorlar. Sandığı kazanamayacağı belli olan muhalefet, sokağa hazırlanıyor. Kesif bir fitne zamanına girmemiz yakın gibi görünüyor. Allah devletimize, reisimize zeval vermesin.
bazıları vardır ki, ikili iletişimden bile yoksundurlar. ayrıca çok da agresifler.
şubat ayıydı yanlış hatırlamıyorsam. annemin göz kapakları sarktığı için hastaneye gitmiştik. genç bir göz doktoru bakmıştı. işte sarkan deriyi almak için operasyon planı yapıyordu. şöyle alacaz, şunu şöyle yapacaz, bunu buraya koyacağız gibi... ben de doktor değilim ya, merak ediyorum operasyon sırasında annemin vücudu ne gibi bir reaksiyon gösterir diye. insan gibi soruyorum;
- bu operasyonda herhangi bir komplikasyon, ya da kötüye doğru giden bir reaksiyon gelişir mi?
+ yok kardeşim sen mal mısın? alt tarafı göz kapağı alacağız sen ne yaptın ya, ne gibi şeyler düşünüyorsun hayal gücün bunlarla mı sınırlı?
demesiyle ben de sigortalar bir atar. abartmıyorum, o an ağzını yüzünü s*kecektim orada. yine de medeni bir insan olarak sakin kaldım, insan gibi karşılık verdim;
- ne alâka kardeşim? o masada yatan benim annem, ben de doktor olmadığım için bilmediğim ve annemin sağlığını düşündüğüm için bu operasyon sırasında neler olacağına dair bir doktora sorular soruyorum. soru sormak mallıksa ben malım, ama sen çağdışı, aşağılık ve zekâdan yoksun cevaplar vererek, ve sırf doktorsun diye de farklı bir insanı aşağılayarak o önlüğü ve pozisyonu haketmiyorsun.
dememle odadan çıkmam bir oldu. daha da ileri gidip saldırsaydım, dibine kadar haklı olacaktım. twitter'da, sağlıkçılara şiddet uygulayanları linçlerken birdaha düşünün derim. ha tabi bunların arasında suçsuz, ve işini layığıyla yapan doktorların da madur olması var elbette. onlara en ufak bir lafım yok, onlara şiddet uygulayanların da soyunu sopunu s*keyim.
ama öyleleri var ki, gerçekten öldürülmeyi hakediyorlar. umarım birdaha karşılaşmayız.
Sağlikcilari yaptığı, "keskin sirke küpüne zarar" dan başka bişey degil. Zaten işinizi düzgün yapmadığınız için, antipati topluyorsunuz. üzerine bi'de zırt pirt grev, maaş vs bıktırdınız artık.
her platformda dile getiriyorum. bu zamanın doktorlarının çoğu anadoluda ana babasının "ohu evladım dohtur ol çoğ para kazan yaşlulukta bana bah" diye tıp fakültesine gönderdikleri kişiler. yani köylü mahonun, hacı abbasın, satılmış dedenin, ayşe ninenin yetiştirdikleri. her gün haberlerde anadolu irfanına dair pek çok haber görüyoruz. bunlar tarla, karı, mal, mülk için birbirini acımadan vuran adamlar. bunların çocukları hastaya mı acıyacak? bakmayın medyada doktorlara şiddet diye sadece kendilerine yapılan tek tük olaylarla gündem yaratıyorlar. siz bir de doktorun doktora olan şiddetini görseniz. amasyada koskoca öğretim üyesi doktorlar hastaların yanında birbirine daldı. biri yoğun bakımlık oldu.
sağlık çalışanlarına acilen sınırlama getirilmeli ve kontrol altına alınmalıdır.
657 sayılı devlet memurları kanunu madde 27, grev yasağı ile ilgilidir ve şöyle der; "devlet memurlarının greve karar vermeleri, grev tertiplemeleri, ilan etmeleri, bu yolda propaganda yapmaları yasaktır. devlet memurları, herhangi bir greve veya grev teşebbüsüne katılamaz, grevi destekleyemez veya teşvik edemezler."
doktor da bir devlet memuru olduğuna göre grev yapmamalıdır. bazı yeni yasalarla beraber hastanelere grev hakkı verilmişti. bu haklar geri alınsın. baş kaldıran doktorlar derhal ömür boyu meslekten men edilsin, diplomalarına el konulsun, bir daha memur olamasın ve hapis cezası alarak sicillerine sabıkalı olarak işlesin. talebimiz budur devletimizden.
devlet hastanelerinde önce halkla ilgilenmeyip, sonra da salgın oldu mu halktan fedakarlık beklerler. tabii bu mesleği seçerken de bize sordukları için.