eve yakın ufak hastalıklar için harika bir yöntem. Allah yapanlardan razı olsun. tek eksiği var. hafta sonu bir insan hastalansa acil hariç gidecek yer yok. keşke nöbetçi eczane gibi nöbetçi sağlık ocağı da olsa.
hep nefret etmisimdir hastanelerden. tabi allah yoklugunu vermesin.
tiklim tiklim dolu. ustelik doktor yok izinli hepsi. bi doktor vardi.
yaslilar dolu. zaten hep yasli hastalar.
hemsireler doktorlarin kulu gibi. ne lan o oyle. bi doktor geldi. koye giden doktormus.
cidden bu saglik calisanlarina bol para verecen. hic mutlu olarak hastaneye gelen olur mu. bebek harici.
hep hasta olum. yara kan.
eski dönemlerde insanlar öncelikle sağlık ocaklarına gider eğer durum ciddiyse devlet hastanelerine
sevk edilirdi. ama son dönem sağlık politikalarıyla insanlar istediği hastaneye gidebilir gibi bir durum
ortaya çıktı.
bununla ilgili ortaya çıkacak en önemli sorunlardan birisi ise belirli bir mahalleye ait sağlık ocağı aslında
oradaki kişilerin sağlık kayıtlarını ve kimlik bilgilerini depoluyordu. bu ise sürveyansın düzenli depolanmasını sağlıyordu.
ama şu anda devletimiz bu sürveyansı elde edebilmek için projeleri desteklemek zorunda kalıyor.
nüfus olarak hastane olamayacak yerleşim yerleri için halkın sağlık hizmetini alabileceği kurumdular. 1 doktor, 1 hemşire, 1 ebe, 1 sağlık memuru, 1 memur, 1 ambulans şoförü, 1 hademe tüm işleri halletmeye yeterdi. sğlık ocaklarının bahçeleri olurdu, lojmanı olurdu. sağık ocağı kapalı olsa bile, hastalar lojmana gelip ilgili kişinin kapısını çalıp sağlık hizmetini alırdı. biz böyle büyüdük, özledik o günleri.
tarih boyunca sağlık hizmetinin ücretsiz olduğu ancak akp hükümetinin çıkardığı kararla 1 ekim 2009 dan itibaren her muayene için 2 tl ödenecek en küçük sağlık birimi.
minübüs parasını bile zorla veren düşük gelirli ailelerin tercih ettiği kurumdur da. 2tl bir şey değil gibi görünse de ayda 500tl ile geçinen bir annenin iki cocugunu muayene ettirip 4 tl vermesi çok ta kolay olmasa gerek.
bir literatür araştırmasına göre, insanlara sağlık ocaklarına uzaklığı 15 km'yi aşınca o sağlık birimine başvurma oranları %90 azalıyormuş. efendim, madem 15 km uzaklığı adam sayıp bir araştırma yapıyorsunuz, bir tane sağlık şehri kuralım insanlar oraya gitsin gitmeyen ölsün. bu ne demek yahu? 15 kilometre! şu gibi; "efendim biz kakamızı yaptık, kakayı kaldırmadan kokuyu gidermek için çalışıyoruz, hizmetteyiz saygılar" be adam sorun kakanı ortalığa yapman değil de kakandan gelen koku mu? be zekası başka yerinde çalışan insaoğlununoğlununoğlu her gün bir sağlık modeli kapıp gelirsen avrupa'dan böyle kıçın açık kalır olursun ishali, hem kokar hem batar sonra kendi bokunda boğulursun bir gün.
saygı/sevgi bizden..
ayrıca tanım olarak'tan; birinci basamak sağlık birimi idi, şu an ülkenin %30u pilot uygulama safsatası altında aile hekimliği uygulaması kullanıyor.
mahallenin sağlığıyla sorumlu olan kurumdur. her nedense burada çalışanlar mahalleye yardım yerine sanki onları oraya zorla oturtmuşlar gibi bir surat bir afra havasındadırlar. yani çalışmayı sevmeyen embesillerin bulunduğu kurumdur.
bugün dünyada ve dolayısıyla türkiye'de yürütülen neoliberal sağlık politikalarının yok etmeye çalıştığı birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlardır. sağlık ocakları yerelinde çocukların aşısından içme suyuna, aile içi şiddetten üreme sağlığına kadar birçok sağlık hizmetini ucuza sunarken ve halkın ocağı halindeyken kaldırılmaya çalışılması ve yerine göz boyayarak aile hekimliği sisteminin getirilmek istenmesi sağlığı hak olmaktan çıkarmak için atılan adımlardan sadece biridir.
merkezden perifere doğru gidildikçe işe yarayan fakat doktor bulunma olasılığı sıfıra yakınsayan; periferden merkeze doğru gidildikçe hasta oranının sıfıra, ilaç yazdırma oranının sonsuza yakınsadığı bir seri düğüm notasıdır.