kuaför: *
wywtom: w
içses: i
w: abi enseyi şöyle bir toparlıyalım modelli olsun yani yap işte birşeyler
*: canım terbiyesizim süper bir model var aklımda böyle süper süper olacak güven sen bana
i: aha *oku yedik
*: (ağzından salyalar akıtarak daha az önce temizleyip vidalarını yağladığı makineyle enseye dalar) dazzzzzttzttztztztt.
*: vay vay yiğenim allah seni inandırsın aynı falan filan oldun ( bir taraftan aynayı tutarak)
w: yaa abi mükemmel olmuş ben de biraz benzerim zaten falan filana.
i: s* git kabiliyet düşmanı seni saça bak anasını satayım puuu allah cezasını vermesin enseye bak, kalk git kalk miğdem kalktı.
ilk defa gittiğiniz ve hiç tanımadğınız kuaför bile olsa saçınızı kesen; kuaförün saç kesme işini yaptığı esnada gerçekleşen yakınlığın acayip derecede sıcak temas içermesinden olsa gerek ki; saçınız kesilip işlem tamamlandıktan sonra, kendinizi kuaförle kırk yıllık dost tanıdık gibi muhabbet ediyor halde bulduğunuz için; o anda saçınızın güzel ya da kötü kesildiğinin önemine varamıyorsunuz hemencecik.
kuaförden dışarıya attığınızda ise kendi kendinize konuşuyorsunuz; " ulan tam istediğim gibi olmadı bu saç ama, kahvesi de güzeldi elemanın!"
"ama o da insan" düşüncesinin zuhur bulmuş şekli. bir de sizin beğenilerinizle örtüşmesi durumu var elbet, lakin bunu tutturmak da zor gibidir.
işte bu beğenilmeme anı hayatınızda bir dönüm noktası haline gelir. o zamandan sonra saçınızı kendiniz kesmenizi sağlar. bu sayede hem istediğiniz gibi olur hem de saçınızı beğenmediğini söyleyen kişilerin "ben kestim" dediğinizde yüzlerinin aldığı ifadeye gülebilirsiniz. daha gülmedim. gülmeyi sevmiyorum. (yalan)