ya arkadaş, evlenmeyi düşünen insanlar, düşüncelerini tekrar gözden geçirsinler diye mi bu evlilik ritüellerini abartıyorlar?
Örneğin Kırıkkale. Haftasonu kız kuzenimin düğünü var. Kırıkkale'nin adetlerinde,
- Kız tarafı bayrak asacak,
- Erkek tarafı ziyarete gelecek,
- Kız tarafı ziyarete gidecek,
- Akşama doğru erkek tarafı ziyarete gelecek,
- Hemen ardından kız tarafı ziyarete gidecek,
- Sonraki gün erkek tarafı kına getirecek,
- Kına bitince kına tekrar erkek tarafına götürülecek,
- Erkek tarafı kınaya hayırlı olsuna gelecek,
- Kız tarafı kına için hayırlı olsuna gidecek.
- Erkek tarafı kızı almaya gele............
noluyor olum ya? napıyorsunuz siz? evleneceksiniz lan? Geldin istedin, verdiler mi? Evet. tamam o zaman, nişan yap, düğününü de yap. Gelsinler, tanışılsın. Eğlenin, bitsin olum. abartacak ne var ya? Hele Kırıkkale'nin bazı ilçelerinde, giderken falan da davulla oynayarak gidiliyormuş. Oynaya oynaya onlar geliyor, sen oynaya oynaya gidiyorsun.
Ulan oldum olası evlilik mevzularını sevmedim. Sivasta damadı köyün 3km uzaklığındaki oluğa basıp, arabalarla basıp gelip, onu 3km soğukta ıslak ıslak yürütmesinden tut, çankırı'da gelinin erkek kardeşlerinin damadı dövmesine..
gerek var mı arkadaş? 2 insan evleniyor, sonuçta daha sonra el öpme merasiminde falan zaten görüşücez, tanışıcaz. bu kadar ritüele gerek var mı? ulan bi yere gidiyorsun, sadıçsın. ayakkabıyı çalıyorlar. daha 2-3 ay önce sadıcım. bi yere girdik, çıktık benim ayakkabı yok. ulan damadınkini çalın bari. 190 liraya aldığım ayakkabıya 300 lira para ödedim orda. ateistler bunu açıklayamaz işte.
hah yeri gelmişken, "bekardan sadıç mı olur?" sorusunu o kadar çok duydum ki. sanane lan yarrrrrrdımcı oluyoruz işte damada diyemedim içimde kaldı. sadıç tecrübelerini anlatırmış falan. tey allam. sanki bilinçsiz damat varmış gibi.
gelin arabasının önünü kesme var bir de. ulan evleniyorum diye ben sana niye para vereyim? babası mısın anası mısın dayısı mısın amcası mısın? sokaktan geçen rastgele bi tane adam. hadi zarf ver. iyi tamam vereyim de, niye yani?
ankara'da anadolu meydanından (dicem anlamıcaksınız tandoğandan) yürüyoruz gençlik parkına doğru. trafik sıkışık. gelin arabasının önünü kesti küçük kara piçler. piç diyorum çünkü hakkaten piç. adam para vermedi, trafik açılınca bastı gitti. bunlar koştular köprünün oraya, gelin arabası geçerken ön sağ cama taşı bi koydu.. gümmm.. velet kaçtı gitti. ulan bunun sebebi ne işte? gelin arabasında bu yüzden damat öldürmüşlükleri var lan. 20 lira verirsin 50 ver amk diye bağırırlar, 50 verirsin, 100 versene lan diye bağırırlar. laaağn!
düğünler müzikli, çalgılı olacak diye bir kural mı var? o kuralı kim koydu? ulan açık havada tamam anlarım da, salonda düğün yapıyorsun. oynayan da yok. yemek yiyoruz. yanımdakine son sesimle niye bağırıyorum ben? lan zaten duyuyoruz, kıssana sesi biraz yemek yiyelim. ben belki etin ağzımda gıyış gıyış etme sesini duymak istiyorum?
düğünün en tatlı tarafı, yemeği bence. bazı yörelerde çok güzel yemek yapıyorlar valla. onu seviyorum. konya mesela. hah böyle yap işte olum madem düğün yapacaksın. bamya, helva ve etli pilav. gaydırıcı mı vardı ne bi de öyle bişey. sağlam bir masa kuracaksın 12 kişilik, 20 tane tabağı devireceksin. ohh mis. hele bir de tanıdık düğünüyse, pilavlar denizaltı geliyorsa.