alem, kainat yani dünya aslında naziktir. iki elin parmaklarını geçmez sayıda kural koymuştur, çoğu tecrübelerle sabittir, aman ha dediğimiz kurallardır bunlar. tabiata hürmetkar ol. acısı çıkıyor değil mi. oturduğunuz, çalıştığınız, eğlendiğiniz, hasta olunca gittiğiniz, çocukken gittiğiniz, çocuklarınızı gönderdiğiniz, tapu vs işlerinizi gördüğünüz binalarınızı sağlam yapın, sağım solum yoktur, acısı çıkıyor değil mi, barajlarınızı olur olmaz yere yapmayın, ille de baraj yapmayın, yağmurla, selle, karla kışla iyi geçinin, size anlatmak istediklerine kulak verin,.
biraz da bir arada yaşarken kendini hissetiren kurallar; kendinizle, ailenizle, komşularınızla, harici komşularınızla iyi geçinin, kavga gürültü ne kadar kötü değil mi, hakkınıza sahip çıkın, hak yemeyin, aslında ne kolay değil mi, herkes ihtiyacı kadar, herkes yeteneğine göre geçinip giderse ne kadar huzur olur, öyle değil mi, her şeyi herkes kullanabilse lüks ortadan kalkar, fena mı olur, düşünün en güzel ve uzun ömürlü pabuçlar hepimizin ayağında, iyi olur yani, herkes tatil yapsa, herkes sıhhatli olsa; bunlar hem uyulmayan kimi kurallar, hemde kimi geçimsizliklerin kaynağı. kısaca tabiatın kuralı, bir de bazen işimize gelmeyen baz kurallara riayet, aslında en saçma gelen devletin kendince kurallarını da gereksizleştirecek, bir yığın ama lı uzayıp giden fermanlara ihtiyaç kalmayacak.
saçma kurallar bütününün alternatifi, serapa kuralsızlık değil, belki yazılı olmayan ama sosyalleşmenin lezzetine varacağımız kollektif imece.