kararsız kalmış kızdır, spor yapıp göbeği popoyu mu eritsin yoksa takıp takıştırıp can mı yaksın bilememiştir. sonunda ikisini birarada halletmeyi seçmiştir. hem yağları hem canları yakacaktır.
eşofmanı çok büyük ihtimalle yeşil veya koyu kırmızı adidastır.
ayakkabı olarak kesinlikle beyaz converse giyiyordur.
devasa boyutlarda deri veya taşlı çanta takıyordur.
kulağında kafamdan büyük halka küpeleri vardır.
yüzünün büyük bir kısmını kapatan rengarenk güneş gözlükleri vardır.
saçlarını kabartmıştır tavus kuşu misali.
bilkent üniversitesi mensubu olması da büyük ihtimal dahilindedir.
aysun kayacı'nın harvard gördükten sonraki halidir.
malum amerikalılar sportif insanlar.
pratik insanlar bi de saatlerce ayna karşısında geçirmeyi ayıp sayan genel bir temayülleri var.
istisnalar kaideyi bozmaz.
kılık kıyafet meselesinde de bir numarada "rahatlık" ön plandadır.
madem ki harvard'a gidiyorsun, kendine biraz çekidüzen vermek gerekebilir elbette.
saçlar platin sarısından kahverengiye döner, abartılı giyinmek ertelenir ve gerçek manada kafa çalıştırmak gereken işlerde dış görüntünün en son sırada geldiğini öğrenip, bi aydınlanma geçirirsin filan.. gibi.
kavram kargaşası yaşayan üniversiteli kızdır. arkadaşlarından öyle görmüş olması; o kıyafetin şık olduğu kanaatine varması için yetmiştir. cadde' de takılmayı çok sever bir de bu hanım kızımız.