kediyi seviyorum ayağına çoğu kez selam sabah veren tip....
diyaloğu hep uzatması ve soruları daha çok kişisele kaydırdığı için yazıldığını hissediyorum...
tipten değil, saçtan kaybediyor. ve muhtemelen hayat felsefesi de zıt!
2005 yılında yaptığım şey, şey demek nasıl oldu bilmiyorum ama deneyim diyelim. o zamanlar sprey boyalar epey popüler. özkanlar migrosun karşısında hobi mağazası var, yıllara meydan okudu hey gidi hey, her neyse oradan aldım bir kutu mavi boya spreyi, sırtımda swosh logosunun bir kısmı parçalanmış nike çantanın içine, bir litrelik pepsinin yanına yerleştirdim. çantanın ön tarafından çıkardığım diskmane kulağımı tam kapatmayan garip kulaklığın jak kablosunu yerleştirip onun da içine daha henüz kemeraltı çarşısındaki karmen müzikten yeni aldığım kurban grubunun insanlar cdsini yerleştirdim. kulaklığı kulaklarımı tamamen kapatacakmış gibi yerleştirip play tuşuna bastım ve başladım yürümeye. önce manavkuyu tarafına doğru ilerledim, oradan adliyeye doğru yol aldım. hızımı alamıyordum yürüdükçe yürüyesim geliyordu. ayağım çamura bastığında kafamı kaldırdım ve meles deltasına kadar indiğimi fark ettim. o sırada çalan şarkı yine idi, kendimi yormadan, uzansam sana dokunsam ruhuna... öhm neyse biraz daha ilerleyip çürük odun kokan ahşap kulübeye benzeyen şeyin içine uzandım. pepsimi açıp birkaç yudum aldıktan sonra spreyi elime aldım. kulaklığı boynuma çekip hunharca nereye ve ne kadar geldiğini bilmeden çalkalaya çalkalaya spreyi bocaladım. daha 16 yaşında bir ergenken bunu neden yaptığımı hala bilmiyorum. bir şeye mi canım sıkıldı, hocayla mı atıştım hiç hatırlamıyorum. hafızamda sadece şarkılar, sprey ve pepsi var.
renkli bir sokak oluyor da renkli kafalar neden olmasın. herkes dilediği renge boyayabilmelidir. maviye boyayanların cesareti sayesinde yaya kaldırımlarında rengarenk kafalar görmüş oluruz.
yakışıyorsa sorun yok ama yakışmıyorsa da çevre kirliliğine gerek yok bi filmden etkilenip turuncuya maviye boyayanlardan olmayın yani.neydi o film hmm heh. (bkz: eternal sunshine of the spotless mind)
bana sadece ergenlik döneminde bedeninin ve ruhunun kaldıramayacağı bir acıyı çeken kızı anımsatır mavi saçlar. belki mavi renkti onu bu kadar acıya katlanmasına neden olan.
en son babalar duyar dizisinde defne karakterinin yaptığı şeydir. hatta sırf maviyle yetinmez, mor, kırmızı, yeşil, pembe seçenekleri de sunmuştur seyirciye.
bu saçlar ki, sürekli rengi tazelenmezse, iğrenç tonlar alabilirler. bu neyse de, saçlar çok yıprar bu esnada.
daha sonra griye ya da yeşilimsi griye dönebilmesi ve kısa zaman içinde yeniden boyanamaması nedeniyle saçın ağzına etmenize neden olabilecek eylem. bazılarına yakışıyor, orası ayrı***.