allahın cezası dönemdir. saç uzamış şekli bozulmaya da başlamıştır bu dönemde. hani eski kısa şekilli halini de özler olmuşsunuzdur. toplarsın toplanmaz, salarsın usturubuyla durmaz, tel tokalarla tanışmış hatta bütünleşilmiştir.velhasıl geçiş dönemi zordur sabır gerektirir, 3 ila 5 paket tel toka galerisi açabilirsiniz rahatlıkla.
üniversitenin ilk yıllarında olur bu durum... saçlarınız omuzlara dökülmeye başlar artık hazirana doğru taç bile takarsınız elvir boliç gibi saçınız olduğu anda memlekete gittiğinizde babanızın kalbine inmememesi için kulağınızdaki küpeyi çıkarır berbere girer saçları 3 numaraya vurdurursunuz, babanıza öyle gidersiniz ve bak işte benim aslan oğlum geldi diye sevinir adam..
üniversiteye gidenleri görüyoruz burda yok topsakal yok küpe yok saç uzatmak falan aferin sen öyle ipnemsi olmadın aslanım benim be yürü be der... sevinir...
eğer saçlarınız gür ve düzse 'vay ferdi abi yakıyorsun ortalığı' gibi sözlerle karşılaşmanız mümkündür 'oooo orhan abi saçlar on numara' bunun diğer versiyonudur üç dört ay ferdi tayfur modunda gezmek zorundasınız.
her uyandığınızda sığır oturmuş hissi veren üst kısmı ki gerçekten kendinizle barışık değilseniz hemen makası vurun. zira çift yönlü otoban gibi olmasına seyirci kalmanız, ensenize de etki edecektir.
mülayim bir görünüm aldınız uyanınca. hepsi bu kadar mı? -hayır elbette. şu taşak kıllarına benzeyen yan kısma ne demeli?
her biri bir tarafta, yer yer yapışmalar, kör düğüm olmalar, yağlanmalar hugo ya gittikçe daha çok benzemektesiniz.
tabi bu manzaranın görünen kısmı. ikinci bir ayna yardımıyla kafanızı arkasına bakın. bir de götünüze bakın. ne kadar çok benziyor değil mi? arka beyin civarı düz olmasına rağmen, beyincik hizasında işler olurunda değil. tarağı daldırsanız emin olun ya saçınız kalmaz, ya da tarak kırılır.
köşe kısımlarında ise sadece acı vardır. görüntüyü geçtiniz, saçınız içine doğru uzamaya başlamış sanki . fizyolojik travma çoktan başlamıştır. kaşıntı ve ağrı. akabinde deride dökülmeler, tellerde zayıflama.
ama yılmak yok. bu saç uzayacak arkadaş! ılık suya müteakip iki avuç dolusu şampuanla ön sevişme modunda yavaşça yıkayın.
durulama safhasında acele etmeyin. havluya sarın, beş on dakika demini alsın. hatta bu süre zarfında bornozunu giyebilir, kahvenizi yudumlarken boğazda turlayan tekneleri seyre dalabilirsiniz. son satırı çok çüklemeyin. fön makinesiyle üst kısımları kabartma modunda, ense kısmını düzleştirme modunda kurutarak saçlarınızı düz adam seviyesine getirin. ve son olarak, mentalinizi her türlü psikolojik baskılara, aldatmalara, kıskançlıklara vs lere dinamik tutun. zaten ilk kısımda yazdıklarım buna önayak olacaktır. şöyle ki;
- günaydın hugo.
+ haha * günaydın naber?
- abi bu saç ne ya. sığır oturmuş gibi.
+ biliyorum.
- çift tabanlı otoyol çalışması var heralde. çok mülayim görünüyosun ayrıca
+ biliyorum dedim uzatma.
- o değil de aynı taşşağma benzemişsin
+ biliyorum ulan biliyorum yeter sus amnskym.
- ?!?! ...
yeterki kararlı olun, sağlam durun hakaretlere, benzetme sanatlarına hakim olun. kolay gelsin canlar.
o nedir öyle ya. bu ben miyim *mına koyyim. dediğiniz ve saçı uzatıp uzatmamak sorunsalını en çok düşündüğünüz zamanlardır. bu dönem atlatılırsaki, çok zordur. çekilen ızdıraba değdiğini aynaya baktığınızda görebilirsiniz.
(bkz: sabrın sonu selamettir)
insanın kendisini son derece tipsiz hissettiği dönemdir. öyle bir şey ki saçlar inanılmaz derecede kötü görünüyordur, kocaman bir kafa, hiç bir şekle girmeyen saç. mümkünse o dönemde evden çıkmamanız tavsiye edilir.
ancak biraz sabrettikten sonra harika saçlara kavuşacaksınız..
sizde sabahları farklı, duyulmamış hastalıklara yol açar. kısa değildir saç, düzeltemiyorsun. uzun değildir, toplayamıyorsun. zaten kıvırcıksanız tam bir götsünüz. saçlar kısayken aynanın yakınından bile geçmeyen adam, o dönemde aynayla aşk yaşar. aşkları ilerler sevişirler.
zor zahmet bir şekil verirsiniz. fakat o da ne ? rüzgar ani bir sağ kroşe ile dağıtır.
öneri niyetinde not : kıvırcıksanız, ortadan ikiye ayırmaya başlayın. yoksa ilerde sıkıntılarla boğuşacaksınız. bir de arada taç takın. yoksa saç gözünüze iniş izni istemeden dalıveriyor.
mezuniyet balosuyla kesiştiği anda balonun en sacma sapan tipi olmanıza yol açan dönemdir.
yeni alınan en güzel kıyafetler giyilir ve kuaföre gidilir. kuförün verdiği cevap sizin gerçekle yüzleşmenizi sağlar.arada kalırsınız. ya o saçlar kesilip adam gibi bir şekil verilecek ya da 4-5 aydır uzattığınız saçlar uzamasına devam edilecek ve 4-5 ayın emeği heba edilmeyecek. zor bir düşünme sürecinden sonra karar saçların kesilmemesi yönünde verilir ve kuaföre bu ara saçla yapılabilecek en doğru modelin yapılması öğütlenir. kuaför maşayı alır, fönü çeker, kulakları yakar ve ortaya çıkan saç şaşırtan cinstendir. bir maymundan farkınız yoktur. kuaföre para verilir küfürler edilir ve salondan çıkılır.
balo boyunca saçınız hakkındaki olumsuz eleştiriler birbirini izler, dalgalar geçilir . köşe bucak fotoğraf makinelerinden kaçarsınız ve balonun yarısında kuaföre söve söve çıkış kapısına yönelirsiniz. ve bir lise mezuniyet balonuzda böylece bitmiş olur.