yeni neslin haberdar olmadığı eylemdir. Şaşırarak öğrendim. Bir gün nasıl olduysa konusu açıldı ve bana garip garip bakarak "saç taranır mı hiç?" dediler. Ben de "Peki saçınız nasıl böyle düz?" dedim. Çok akıllıca davrandıklarını düşünüp düzleştirici kullandıklarını söylediler. içimden "tabi ben sizin o saçlarınızı 50-60 yaşında da görürüm." dedim.
Hala tarakla mı yoksa fircayla mı yapılır bilmediğim eylem. Ön taraf hafif dalgalı gerisi düz olsun istiyorum önce tarakla düzeltiyorum her yani sonra ön kısmı fırçalıyorum. Kişinin kendine uygun tarama şeklini bulması lazım ama bunun için uygun taraklar elzemdir.
Dalgalı yahut kıvırcık saçlı iseniz yapmamanız gereken eylem.
Bırakın dreadlock olsun.
Aksi halde kel kalırsınız, zira tarasanız bile 10 dk içinde tekrar karışır o saç.
sanırım hayatımın yarısı, hadi çeyreği diyelim bu eylemle geçti ve geçecek. lavaboya dökülmüş olan saçları görürsün, içine bir taş oturur ya... ne büyük acıdır o, fakat elbet alışırsın. bir zaman sonra saçları görüp peçeteyle toplarsın yüreğin burkulmadan. hal böyle olunca da, bana hayatın acımasızlığına karşı insanın acılara ancak alışmak suretiyle yaşamını devam ettirebileceğini de göstermiştir. saç taramak her zaman benim için biraz tuhaf bir eylem oldu sanırım. gidip felsefi bir başlık bulacağım, had eyvallah.
Bugün ayrı bir şekilde yaptım. Artık bir kaç hafta sonra tamamen kesileceğini ciddi anlamda kabullendim. Tek tek tüm tellerini sevgiyle, güzel küçük bir tebessümle sakin sakin taradım. Ne yalan söyliyeyim bu anların hiç bitmesini istemedim. Sevdiğim iki arkadaşımdan gelen(kaybolan pena - cikolatalipasta) bandanalarımı ilkkez taktım. Bir bakayım nasıl oluyor dedim. Hâlâ çok güzelim. *.
Şimdi yatağımda uzandım, saçımdan gelen şampuan kokusunu kokluyorum. Hiç böyle dikkatimi çekmemişti bu koku, güzelmiş.