Hocam rica ediyorum bunları umursamayın. Mühendislik fakültelerinde akıl hastanesinden kaçmış tipte insanlar var. Umursamayın pek neyi istiyorsanız ona yoğunlaşın.
sayısalcılarin olayı formülü ezbere bilip soruyu formülle çözmek değildir. formülü kafası olan herkes ezberleyebilir.
sayısalciların olayı kafasını o formülün çıkış noktasını anlayabilecek hatta ispatlayabilecek kadar çalıştırabilmeleridir.
ayrıca bizim için kıytırık birkaç antlaşma maddesi yahut savaş tarihi ya da yazar eser ezberlemek öğrendiğimiz formüllerle işlem yapmaktan çok daha kolay.
ülkemiz sayısalcılarının içinde bulunduğu gaflet ve dalalet durumudur. matematik yapıyorsan zekisin yapamıyorsan değilsin. zeka bu kadar az boyutlu mudur? matematik yapmak zekanın sadece bir göstergesidir. daha pek çok göstergesi vardır. başlığa daha sonra eklemeler yapılacaktır.
ülkemizin kokuşmuş eğitim sisteminin bir yansıması olan düşünce biçimidir. lisede sınıfta kalanları ya da ortalaması düşük olanları hep sözel sınıflara atarlardı. sonra böyle bir algı oluştu. halbuki zekanın okuduğunuz bölümle bir ilgisi yok. zeka zekadır. deli gibi okursunuz sonra mal geri zekalı bir müdürün altında çalışırsınız. hayvanlar gibi yabancı dil çalışırsınız hayatınızın on yılını falan yabancı dile verirsiniz, sonra zerre ingilizce bilmeyen bir IK müdürü ile muhatap olursunuz. okuduğunuz bölüm size bir şey katmaz. size bir şeyler katacak olan şey, gene kendinizdir.
sayısalcılara zeki yaftası yapıştıran milletin eseri.
sayısalcılar kendi halinde mutlu insanlardır. uysaldır. dost canlısıdır. çevresindeki kalabalıklar onlara şöylesin böylesin der, sınıflara ayırırlar. yüklenirler.
üzmeyin sayısalcıları.
mesleğim icabı sayısal yeteneği hayli fazla olan insanlarla muhattabım sürekli, hepsi olmasa da kayda değer bir çoğunluğu sosyal ilişkilerde sıkıntılı bu tiplerin. evet adamı laboratuvara soksan atomu parçalayacak belki ama bir kızla karşılıklı oturup konuşamıyor mesela, ya da bir topluluk önüne çıktığında meramını anlatamıyor, kek kek kük kük tekleyen pancar motoru gibi.
yukarıda da bahsettiğim gibi tüm sayısalcılar böyle değil ama büyük kısmında bir sosyalleşme, konuşma, yazma, düşündüğünü ifade edebilme sıkıntısı var gibi.
o yüzden siz siz olun eşit ağırlıktan ayrılmayın. her şeyin dengeli olanı makbuldür.
zekayı çok boyutlu/faktörlü açıklayan başlıca uzmanlar: sperman, thorndike, thurstone, guilford, cattel, stenberg, gardner.
howard gardner'dan bahsedelim kısaca.
gardner'ın çoklu zeka kuramı vardır. zekanın tek bir boyutu olmadığını aksine her birey çeşitli derecelerde farklı zeka bölümlerine sahip olduğunu söylemiştir. (sosyal, sözel, sayısal, doğasal, kinestetik, müziksel, içsel, uzamsal olmak üzre 8 bölüm.)
gardner'a göre bütün çocuklar bu zeka alanlarına sahip doğar ama sonradan bazılarına fazla eğilimleri olabilir. son yıllarda kabul gören kuramlardan biridir. (entry kısaltıldı.)
şuradaki soruları yanıtlayıp kendi zeka bölümleriniz hakkında az çok fikir edinebilirsiniz: http://cokluzeka.com/test.asp