einstein'in imam hatip lisesi mezunu hatta ve hatta türkçe-sosyal çıkışlı olduğunu bilmeyen, üstüne üstlük araştırmayanların akıl almaz yanılgısıdır. Dillere pelesenk olabilecek bir yanılgıdır ki erkenden tespit edilmesi bilim dünyasının yararınadır.
bir de bunların benim sadece matematik puanımla aldığım mf sıralamasını alıp gidip mühendislik okuyup hava atanları vardır ki . başlarım sizin gibi einstein'a denilesidir.
hic bir muhendisin kendini einstein falan zannetmedigi gercegidir. ama gercek sudur ki, istisnalar haric, lisede bir gencin kafasi pek basmiyor ise o kisi sozele yonlendirilir. o yuzden sayisalcilar sozelcilerden daha zekidir, bu zeka farki iste sozelcilere boyle basliklar actirir. nedeni goreceli olarak kendilerini einstein zekasi kadar sayisalcilardan daha asagi gormeleridir.
einstein 17 yaşında öss ye girseydi ortalama bir sözelciden daha iyi matematik yapabilir miydi şeklinde sorulara muhatap kalacak olan durumdur, einsteinın hayatını araştırırken ilkokul öğretmeninin ona gerizekalı tanısı koyduğunu da unutmayalim bugün en kral sayisalci bile bu ülkenin televizyon bilgi yarismalarinda rezil olabiliyor iken neyi neye benzettiğimizi iyi ölçmemiz lazım bir de iddia ediyorum bu karsilastirmaları yapanların kaç tanesinin einsteinın özel gorelilik ya da izafiyet teorilerini tam anlamıyla kavrayabildiklerini merak ediyorum, evet ben de anlayamadım.
ne kadar doğru olduğu tartışılan sanılardır. ancak eınstein'ın dediği gibi aslında herkes dahidir, ancak bir balığın ağaca tırmanma yetisiyle kapasitesini ölçmeye kalkarsanız bu tip tartışmalar çıkacaktır elbet. bilim dünyası bugünümüzde ispatladı ki insanlar sayısal sözel ve görsel olarak çeşitli zeka gruplarına ayrılır yani kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. herkes kendi kulvarında iyidir.
tıp yahut düzgün bir mühendislik bölümü kazanamadıktan sonra aslında hiç bir halt olmadıklarını anlayacaklardır. özellikle fen-matematik öğretmenlikleri bölümlerine gidenler atanamadıklarında ''dersanede asgari ücretle çalışan einstein mi olur?'' demekten kendilerini alamayacaklardır.
her sayısalcı bir einstein değildir ama einstein bir sayısalcıdır..
bu da einstein olmak için sayısalcı olmak gerektiğini kanıtlar..
ve bu konuda sayısalcıların diğerlerinden bir adım önde olduğu gerçeğini yüzlerine çaaat diye vurur..
bizim zamanımızda ve benim okuduğum lisede fen bölümüne gitmek oxfordu kazanmak gibi bişeydi, değerliydi. öyle puanın ne olursa olsun almazlardı. seçiciydiler. acaba niye sadece fen bölümünde seçiciydiler onu da düşünmek lazım. evet ben bir sayısalcıyım. sayısalcı demek einstein demek değildir evet ama sözelci olmakta tanzimatçı demek değildir bunu da unutmayın.
başarılı sayısalcılar için geçerli olabilecek söylemdir..her sayısalcı başarılı olamıyor ne yazıkki..
öte yandan her bölüm için öğrencileri sayısal derslerden sorumlu tutmayı anlamak mümkün değil..bu durum aynı ''kıvrak zekalı hindistan çocuklarına pi cetvelini ezberleten ve böylece onların zekalarını kullanmasına engel olan'' ingilizlerin kurduğu tuzak gibi birşey..
yahu mühendislikte falan sayısal dersi anlarım da,anaokulu öğretmeni olacak kadına matematik sormak neyin nesidir arkadaş ?
genel kültür,sanat tarihi,bilim tarihi,ilkyardım ve hatta insanlık dersi bile konabilecekken matematik fetişizmini anlamak mümkün değil..
yani matematik ve diğer sayısal dersler sadece alakalı bölümler için geçerli derslerdir..geri kalan bölümler için değil..ayrıca hayatta çok daha önemli şeyler var bilinmesi gereken..
-ne yaptın abi hangi alanı seçtin?
+mf seçtim kanka sen ne yaptın?
-oo kurtarmışsın kendini. benim matematik fizik kimya biyoloji kötüydü ts seçtim.
+diğerleri iyimiydi?
-onlar kötü olsada ts seçebiliyorsun. *
yaşanmış bir lise diyaloğudur.
tanım: sözelcilerin sayısalcıların yanlarında gerizekalı gibi davranmalarından mütevellit oluşan istemsiz duygu.
lise 1'deki karnesine bakılarak, notları yüksek olan öğrenci sayısala, orta olan eşit ağırlığa, düşük olan sözele gönderiliyor ülkemde, isteklere, yeteneklere bakılmaksızın. kimsenin kendini kandırmasına gerek yok.
