sayısalcılar çalışır, yıllarca fizik, biyoloji, kimya derken çökerler doktor olurlar.
sözelciler ise çalışmadan, lise yıllarını yatarak geçir, en sonunda sizin patronunuz olurlar.
çoğu sayısalcının hayattaki en önemli mottosu ''no more emotion, we are engineer!''* sözelcilerin ki ise ''lenin, hay senin taşşağına gurban hocu''dur.*
sözel derslerde başarılı pekçok sayısal öğrencisi vardır ama saysıalı kuvvetli sözelci yoktur. üniversite seçme sınavında bile dil harici tüm birinciler sayısalcılardan çıkar.
sözelcilerin pratik zekası sayısalcılara göre daha kuvvetli olur. ayrıca sözelcilerin sosyal ilişkilerde de daha aktif insanlar olduklarını düşünmekteyim. *
genel inanışın tersine sayısalcılar daha bi sosyal olurlar. ayrıca nispeten daha az ders çalışırlar. kendilerini zeki sanarak, çalışmayarak da başarılı olabilecekleri düşünürler. genelde tarih, coğrafya, edebiyat gibi dersleri gereksiz bulurlar. çabuk sıkılırlar. konu anlatımındansa soru çözmeyi yeğlerler. dershaneye daha çok sınavlar için giderler. evde pek çalışmazlar. güncel işleri takip ederler ama uzaktan. ödev falan sevmezler, kitap alıp çözmezler, bir yere koyar çeyizlerine saklarlar. öyle sınavdan onbeş gün önce çalışmaya başlamak da raconu bozar. en fazla iki gün çalışırlar.
sözelciler rahattırlar, okul derslerini daha çok önemserler, dershaneye gitme oranları daha yüksektir. bazı sözelciler vardır ki üç kelimeden uzun cümle, beş cümleden uzun paragraf yazamazken, utanmasalar rölativite kanunu yeniden yazarlar. günlük olayları takip ederler. soru çözer, hocaya soru sorarlar, sayısal derslere kafası basmayanlar bunu pek sallamaz, ama son sene kuyruklarını kısıp mecbur öğrenirler. hocalarla ilişkileri genelde sayısalcılara kıyasla daha kötüdür.
not1: meşhur bir aforizmaya göre; "sayısalcılar sözelci olmak için, sözelciler saysalcı olmak için doğmuşlardır."
ezbere dayalı türk eğitim sisteminde böyle bir ayrıma gitmek pek de sağlıklı sonuçlar vermeyecektir. ona bakarsanız türkiye' de dünya çapında tanınan isimler genelde sözelcidir.* bir tane sayısalcımız bilinmez veya adı geçmez.
önemli olan türev alabilmek ya da alamamak değildir. okulda bizim sayısalcılarımızın yaptığı şeyleri basit bir bilgisayar programı da yapabilmektedir. okulda bizim sözelcilerimizin yaptığı şeylerden ise bahsetmiyorum bile. yani okuldaki eğitimle, zeki-aptal-çalışkan ayrımına gitmek, kafatasçılığın bir türevidir. insanlar bu şekilde kalıplara konmaz. sorarım size, o vakit aristoteles' i nasıl tanımlamalı? fizik, astronomi, felsefe, şiir, mantık, biyoloji, müzik vs. vs. üzerine çalışmaları olan ve kabul görmüş bir isim; sayısalcı mıdır, sözelci mi? aslolan beyni kullanmaktır. gerisi teferruat.
sayılsalcılar daha robot gibidir. hesapçıdır, hayatta da böyledir bunlar. ama sözelciler, onlar bizim canlarımız, bir edebiyat olsun, bir tarih olsun, kendi hayatına da çok fazla katkıda bulunan dersler görmektediler. hee alık olanlar da vardır içinde ama geneli daha sanatçı ruhludur. atıyorum evet. yok öyle bişey.
sayısalcılar lisede eşşek gibi çalışırlar, sözelciler eşşek gibi yatar. ama ne olur üniversitede ikiside eşşek gibi çalışır. ama tabiki sayısalcılar bir adım öndedir çünkü antremanlıdırlar 4 sene lise boyunca yan gelip yatmamışlar it gibi çalışmışlardır.
üniversite öncesi sözelciler, sonrası sayılcaların kral olması.
sayısalcılar üniversite sınav ve tercihlerinde sözelcilerden daha ayrıcalıklılar...
sözel derslerin bazı sorularını babaannenize bile öğretip yaptırabilirsiniz.
en kral bölümler sayısalcıların.
ayrıca sayısalcılar, eşit ağırlıkçılarında eline veriyor. matematikleri çok iyi olup , fizik , kimya derslerine kafası basmayanlar biraz sözel çalışıp eşit ağırlıkçıların bölümlerine dadanıyorlar.