kendisi 3 yaşındaki çocuktan bile kolay ikna olan bir karakterdir. zaten dizide bu özelliği birkaç kez de vurgulanmıştır. bu ikna olmaları tabi işleri bok ediyor. ipne seni.
6.sezon 6.bölüm itibariyle dark side a geçmiş karakterdir. sen nerdeysen ben de ordayım, jacob a dalarsan her türlü ben de dalarım kardeşim diyorum ve saygılarımı gönderiyorum. **
lost dizisinin önemli bir karakteri olan sayid, özellikle işkence konusunda uzmanlaşmış, ve dizide bunu bir çok defa kanıtlamış, içine kapanık, nadia adında bir kızı bulmak için uğraşan, ve bunun için gerekirse arkadaşlarını bile satmaktan çekinmeyen gözü pek bir lost karakteridir.
----------spoiler--------
adadan kurtulunca bir ara kendini hayır işlerine vermiş (karayiplerde falan bir yerde fakir fukaraya ev inşaatında çalışıyordu) iken ben (dizinin en şerefsiz şahsiyeti) tarafından manipüle edilip pis işlere bulaşan ıraklı karakterdir.
------------spoiler-------
Adada Shannon ile yakınlaşmıştır. Adadan kurtuluduktan sonra Amerika'ya gelir ve kız arkadaşı Nadia ile evlenir. Nadia öldürüldükten sonra Sayid, Ben için Charles Widemore'un ortaklarını öldüren bir katil haline gelir.
her amerikan dizi ve film klisesinde oldugu gibi; said jarrahda ortadogu aksaniyla konusur fakat ingilizcesi prens charlestan daha iyidir, kesinlikle hata yapmaz, kelimeleri unutmaz, grammarde tokezlemez.
Doğma büyüme Irak'lı olan Sayid, Saddam'ın ordusundan iletişim Subayı görevini yapmaktaydı. Çocukluk aşkı kendisini Oceanic Uçuş 815'te seyahat etmesinin nedeniydi. Körfez Savaşı sırasında amiri onu, sevgilisi Nadia'ya işkence yapmaya zorlamıştır. Daha sonra CIA tarafından bir arkadaşının içinde bulunduğu düşünülen büyük bir terör eylemini engellemek için kullanılmıştır. Geçmişte yaptığı işkenceler unutmak istediği bir yaradır ve bu olaylar yüzünden derin pişmanlıklar duymaktadır. Geçmişinde Fransa'da bir lokantada çalışmıştır.
kahve markası "jacops" "yakops" diyo okunuyor, eğer "j", "y" şeklinde okunuyorsa bir telaffuz hatası var "jarrah" da, bir kere okumayı deneyin, demeyeceğim. ingilizce işte sağı solu belli olmuyor.
meşhur the constant bölümünde bir kez daha yarandır.
--spoiler--
des gelecek ve geçmiş arasında gidip gelmektedir. sonunda penny'i bulup seni arayacağım telefonu mutlaka aç diyip kapıyı yüzüne yemiştir ve gemide uyanmıştır. sayid ile birlikte gemide bir telefon aramaya koyulurlar ve bulurlar da sonunda. Ancak telefonun bütün kabloları kesilmiş, birileri tarafından bilerek çalışmaz hale getirilmiştir. ve yaran diyalog gelişir;
Desmond - Can you fix it brada?!*
Sayid - *I need a minute...**
ve bir dakika sonra des, avustralya'nın açıklarında yeri bile belli olmayan bir ada civarındaki skindirik bir gemiden ingiltereyi arar. bir kerede düşen telefon penny'i bulur. kimbilir kaç köntör gitmiştir ama olsundur, fatura nasıl olsa widmore'a girmektedir.*
--spoiler--