tavuk çifliğinde çalışıyordum. aç tavukları devamlı yemliyordum. ortalıkta benden başka kimsecikler olmazdı geceleyin. onlar benim herşeyimdi. onları beklerdim beslerdim. gece bekçileriydim onların. onları düşünür, hayallar kurar hepsini birer bakire stajyere dönüştürürdü sanrılarım. bir anlamda aç tavuk darı ambarı sanma meselesi. yani çiftlikte büyümeyi bekleyen piliçler misali stajyerler. huyum kurusun işte hayalgücüm 9 fantom gücündeydi. onlara darı attıkça onlarda gıdak gıdak yapar memnuniyetlerini hep bir ağızdan koro halinde dile getirirlerdi.
derken o gece 10 kasım sabahının arifesinde çok yanlız hissediyordum kendimi. içtikçe içmişim bir yetmişlik devirmişim. aç tavuklardan birini almışım yanıma. muhabbet ilerlemiş. ne yaptığımı hatırlamıyorum bile 5.kadehten sonra. sabah bi baktım ki ne göreyim?
iri bir yumurta. hemen de ortamızda...
nasıl bir hayalgücüyse, şizofrenliğe doğru yelken açmış koşar adımlarla gidiyor. bir uzmana görün demek istiyorum öncelikle. ayrıca ben küfretmek istiyordum, başlık cuk oturmuş.