Give it to me baby, nice and slow
Climb on the top, ride like you in a rodeo
You ain't never heard a sound like this before
'Cause I ain't never put it down like this
- aşık mahzuni şerif
asılan her bir surat için... suya hasret her bir çiçek ve sarhoş geceler şimdi daha berrak.
kötü kokulu bir organ, bir bülten umut bağlanan, pir sultan dara düşülen belki de, kılıç kalkan diyarlarından gelen yiğitler, eli gitmeyen fiyatlarından kaynaklı bim alışverişlerine yönelen başlara yakın bugünlerde.
minibüste yaslanılan bayanlar, aranan ve imrenilen hayatlar birbirine böylesine yakınken karşı iki cins. kim olsa inanır böylesine tutkuyla söylenen yalanlara, için için yananlara, kaslı kollara ve daracık götlere sığınan bir ufakça, bir apakça penis. girişi çıkışı bir olan sevişmeler. şıpır şıpır damlatan erkeğe atılan umutsuzca bakış.
toparlanan cümleler anlam kazanırken zihinde, daha doğru değil anlaşılmazlardan. ve kuru kuru gitmeyen her ekmek arasına benzettiğin ilişkinin nasıl sonlanacağını bilebilmektir başkalarından seni ayıran. ayıran ama atmayan, bekleten. bir gün kullanabilme ihtimaliyle kendini rahatlatan, güvende hissettiren bu hislere aşık. insanı becermeden önce onu okşamayı bilen, becerdikten sonra müptelaya çeviren ancak bir daha o şansı hiç vermeyen tüm soysuzlukların düşmanısın. önemsenmeyen bir düşman.
öldürmek birine ceza olamaz, hepimiz öleceğiz. gerçek şu ki hem kürt, hem alevi, hem cumhuriyet karşıtı hem de seyitsen 1930'larda hayat çok zor.
